ŞEKILDE in English translation

way
böyle
mümkün
öyle
yolu
taraftan
şekilde
bir yol
imkanı
yöne
şekli
how
nasıl
ne kadar
böyle
kaç
şekilde
nerden
can
olabilir
edebilir
olabiliyor
edebilecek
daha
bir
yapabilir
olamaz
bile
nasıl
somehow
her nasılsa
nedense
bir şekilde
nasıl olduysa
bir sekilde
manner
türlü
biçim
şekilde
tavırlar
tarzı
davranışları
adabının
bir tavırla
görgü kuralları
üslupta
of
var
yerine
dolu
yüzünden
oluşan
dışında
dolayı
tür
sayıda
kısmı
form
şekil
biçim
tür
oluşturun
şekli
shape
şekil
biçim
şekli
forma
şekillendiren
durumda
ways
böyle
mümkün
öyle
yolu
taraftan
şekilde
bir yol
imkanı
yöne
şekli
could
olabilir
edebilir
olabiliyor
edebilecek
daha
bir
yapabilir
olamaz
bile
nasıl
forms
şekil
biçim
tür
oluşturun
şekli

Examples of using Şekilde in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Nedenini sormalıyım. Çünkü işler tasvip etmediğim şekilde gidiyor.
Got to ask you why. Well, because things are going on I don't approve of.
Şey, dininiz adam öldürmeyi… ve her şekilde zalimce davranışı onaylıyor.
And all forms of atrocious behavior. Well, your religions justify killing.
Zehir, pek çok şekilde olabilir.
Poisons can take many forms.
Her şekilde kaybedeceğim yani.
SO EITHER WAY I LOSE.
Benimle bu şekilde konuşamazsın!
YOU DO NOT TALK TO ME THAT WAY!
O hastaneyi bu şekilde idare ettiklerine inanamıyorum.
I JUST CAN'T BELIEVE THE WAY THEY RUN THIS PLACE.
Her şekilde kardeş gibi yürürüz.
EITHER WAY, WE WALK AS BROTHERS.
O şekilde Seni bulacağım.
I will FIND YOU THAT WAY.
Bu şekilde o da güvende olacak
THAT WAY HE will BE SAFE,
Gerçekleri annemden bu şekilde sakladığım için korkak olduğumu düşünüyorsundur.
YOU MUST THINK I'M A COWARD TO HIDE FROM MY MOTHER THIS WAY.
Ben o şekilde davranmıyorum ki.
I DON'T ACT THAT WAY.
Bu şekilde tepki vereceğini biliyordum.
I KNEW YOU WOULD REACT THIS WAY.
Her şekilde, tetanos aşısı olmalıyım.
EITHER WAY, I'M GONNA NEED A TETANUS SHOT.
Gerçekleşti, aynen anlattığım şekilde.
IT HAPPENED. JUST THE WAY I TOLD YOU.
Ama bu şekilde.
BUT THIS WAY.
Ben o şekilde davranmıyorum.
I DON'T ACT THAT WAY.
Benim duyduğum o şekilde değildi.
THAT'S NOT THE WAY I HEARD IT.
Woody Allen filminden sonra insanlar beni o şekilde düşünmezler bile.
AFTER THE WOODY ALLEN MOVIE, PEOPLE DON'T EVEN THINK OF ME THAT WAY.
Sadece sana söylediğim şekilde gönder.
JUST SEND IT THE WAY I TOLD YOU.
Seni bulacağım O şekilde.
I will FIND YOU THAT WAY.
Results: 19518, Time: 0.0899

Top dictionary queries

Turkish - English