IS CREATING in Turkish translation

[iz kriː'eitiŋ]
[iz kriː'eitiŋ]
yaratıyor
work
to be useful
yarattığını
to create
to make
the creation
building
invent
generating
yaratmak
to create
to make
the creation
building
invent
generating
yaratan
work
to be useful
yaratarak
work
to be useful
yaratmaya
to create
to make
the creation
building
invent
generating
yarattığı
to create
to make
the creation
building
invent
generating

Examples of using Is creating in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
He is creating a localized meltdown.
O lokalize erime yaratmaya çalışıyor.
The biggest obstacle in opening a wormhole is creating enough energy.
Solucan deliği yaratmanın önündeki en büyük engel yeterli enerji sağlamaktı.
Then something else is creating a false reality.
Sonra başka bir şey sanal bir gerçeklik yarattı.
Litongjia is creating misery for the Thai people in every region now.
Litongjia her bölge için acı yarattı.
Our science, with Mr. Logan's commerce, is creating a happy marriage.
Bizim bilimimiz ve Bay Loganın tüccarlığı mutlu bir evlilik yaratacak.
Is creating a happy marriage. Virginia: Our science, with Mr. Logan's commerce.
Bizim bilimimiz ve Bay Loganın tüccarlığı mutlu bir evlilik yaratacak.
What is creating all this energy?
Tüm bu enerjiyi oluşturan nedir?
My style is creating a character.
Benim stilim karakter yaratmaktır.
The-the hardest part is creating natural shadows.
En zor kısmı, doğal gölgeler oluşturmaktır.
You will lose count because the misdirection circuit is creating confusion in your mind.
Yanlış yönlendirme devresi sayesinde sayımı karıştırmanız aklınızda bir karışıklık oluşturacak.
And maybe this spark is creating a blazing inferno inside your heart?
Belki de bu kıvılcım kalbinde alev alev yanan bir cehennem yaratmıştır.
Sounds as if Hitler… is creating an air force.
Sanki Hitler… bir hava gücü yaratmayı başaracakmış gibi.
The tumor is creating pressure on your placenta.
Tümör plesentaya baskı yapıyor.
Olaf is creating the connectome using a leading-edge technique called diffusion imaging.
Olaf, konnektomu yaratmak için difüzyon görüntüsü denilen son teknolojiyi uyguluyor.
This blob is creating a dimensional hole?
Bu şişko şimdi de bir boyutsal delik mi açıyor?
Man Your own mind is creating multiple possibilities in your subconscious.
Zihnin, bilinçaltında pek çok olasılık yaratıyo.
Because my subconscious feels that someone else is creating this world.
Cunku bilincaltim bu dunyayi baskasinin yarattigini hissediyor.
To that end, the president is creating a new branch.
Başkan, bunun için yeni bir branş açıyor.
Whatever's in this water is creating a cycle whereby it wears off more and more quickly each time,
Bu suyun içindeki her neyse, bir kısırdöngü yaratıyor böylece her defasında daha hızlı bir yıpratma yoluyla,
He is creating his own meaning,
O kendi anlamını yaratıyor ama bu anlam,
Results: 128, Time: 0.0481

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish