MOBILITY in Turkish translation

[məʊ'biliti]
[məʊ'biliti]
hareket
move
movement
motion
action
act
activity
gesture
mobility
mobility
mobilite
mobility
hareketlilik
move
movement
motion
action
act
activity
gesture
mobility
hareketliliği
move
movement
motion
action
act
activity
gesture
mobility
hareketliliğin
move
movement
motion
action
act
activity
gesture
mobility

Examples of using Mobility in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
The social upheaval of the last ten years led to high population mobility.
Son on yılda görülen büyük sosyal değişim, büyük ölçüde nüfus hareketliliğine yol açtı.
Part of the American dream is class mobility.
Amerikan Rüyasının bir kısmı sınıf hareketliliğidir.
I just try to keep my mobility through new activities.
Sadece, yeni aktiviteler boyunca hareketliliğimi devam ettirmeye çalışıyorum.
But this new limb didn't just help mobility in the water.
Ama bu yeni uzuv sadece sudaki hareketliliğe yardım etmedi.
The team lacked mobility.
Takım, hareketlilikten yoksundu.
More mobility, easier to lateral.
Hareket kabiliyeti çok, kaçmak kolay.
It… It uses its host for mobility.
Bu hareket etmek için konuk olduğu bedeni kullanıyor.
They're saying Andy's mobility may be permanently limited.
Andynin hareket etmesi sonsuza dek kısıtlanmış olabilirmiş.
Patient Number 12 regained 75 percent operational mobility.
Numaralı hasta… hareket kabiliyetinin% 75ini yeniden kazanmıştır.
He regained mobility, but one leg remained affected.
Hareket kabiliyetini geri kazandı, fakat bir bacağı iyileşmedi.
This static load capacity increases mobility and speed.
Yük kapasitesi akışkanlığı ve hızı artırır.
An aircraft's mobility also depends on the installed modules.
Bir uçağın hareket kabiliyeti aynı zamanda kurulu modüllerine de bağlıdır.
Patient Number 12… regained 75 percent operational mobility.
Hareket kabiliyetinin% 75ini yeniden kazanmıştır. 12 numaralı hasta.
It was a period of upward mobility.
Yukarı yönlü bir hareketlilik dönemiydi.
Gradually will lose mobility.
Yavaş yavaş hareket kabiliyetini kaybedecek.
Gradually will lose mobility.
Yavas yavas hareket kabiliyetini kaybedecek.
You have got full mobility in your leg, right?
Bacağını tam hareket ettirebiliyor musun?
Once we lose our mobility, we're really done for!
Hareket kabiliyetimizi kaybedersek işte o zaman her şey gerçekten bitecek!
Your mobility gear still works,
Manevra teçhizatın hâlâ işler durumda.
He had mobility in the arm when we dropped him off, looked good.
Onu bıraktığımızda kolunda hareket kabiliyeti vardı, iyi görünüyordu.
Results: 190, Time: 0.0894

Top dictionary queries

English - Turkish