Examples of using On the level in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Kind of makes me feel like you're not on the level.
Now who's the one who ain't on the level,?
Şimdi samimi olmayan kim bakalım?He's on the level with this one, right?
Are you on the level, Joe?
Samimi misin, Joe?Seems on the level, gives good prices,
Samimi gozukuyor, iyi fiyat veriyor,I comes to you on the level.
On the level?
Düzeydeki mi?Boyd still thinks you're on the level.
Boyd hâlâ samimi olduğunu düşünür.It's hard to know who's on the level.
Kimin dürüst olduğunu anlamak zordur.I have always been on the level with you, and I always will be.
Sana karşı hep dürüst olmuşumdur, her zaman da öyle olacak.I need to be 100% sure that what you're telling me is on the level.
Bana dürüst olduğundan% 100 emin olmalıyım.Brad, I always knew you were on the level.
Brad, samimi olduğunu biliyordum hep.On the level, Cash. I know you were.
Seviyede olduğunu biliyorum, Cash.She insisted that he wasn't on the level, and she was right.
Dürüst olmadığı konusunda ısrar ediyordu ve sonunda haklı çıktı.I'm on the level here.
Dürüst olmak için buradayım.You think he's on the level?
Sence o dürüst mü?Who's on the level. It's hard to know.
Kimin dürüst olduğunu anlamak zordur.Who's on the level. It's hard to know.
Kimin dürüst oldugunu anlamak zordur.Are we on the level, BMO?
Seviyede miyiz, BMO?I thought they were on the level, to begin with.
Başlangıçta onların dürüst olduklarını sandım.
