PERPLEXED in Turkish translation

[pə'plekst]
[pə'plekst]
şaşkın
silly
wide-eyed
goofy
confused
surprised
bewildered
puzzled
shocked
dazed
perplexed
şaşırmış
to be surprised
aklını karıştırdı
şaşırır
surprised
shocked
perplexed

Examples of using Perplexed in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
You look perplexed.
Kafan karışmış gibi görünüyor.
It scandalised and perplexed scientists in equal measure.
Bu, bilim insanlarının eşit öçüde kafasını karıştırdı ve mahcup etti.
Yeah, Stan seems really perplexed.
Evet, Stan bayağı kafası karışık görünüyordu.
You know, Jamie, you really are forcing me to use the word"perplexed" an awful lot lately.
Biliyor musun Jamie, nedense son zamanlarda'' şaşkın'' kelimesini sayende çok fazla kullanmaya başladım.
looking somewhat perplexed.
biraz kafası karışmış şekilde susturdun beni.
by cruelties beyond our control. is often harassed and perplexed The average life, yours and mine.
acımasızlıklar karşısında… sık sık yorgun düşer ve şaşırır.
Is often harassed and perplexed The average life, yours and mine, beyond our control. by disappointments and by cruelties.
Ortalama bir hayat, sizlerinki ve benimki… kontrolümüz dışındaki… hayal kırıklıkları ve acımasızlıklar karşısında… sık sık yorgun düşer ve şaşırır.
yet not crushed; perplexed, yet not to despair;
ezilmiş değiliz. Şaşırmışız, ama çaresiz değiliz.
surely they would persist in their exorbitance, wandering perplexed.
taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarını sürdürecekler.
we are perplexed, but not in despair;
ezilmiş değiliz. Şaşırmışız, ama çaresiz değiliz.
This remarkable failure of common sense so perplexed scientists of the late 19th century that they gave it a very dramatic name.
Bu önemli zorluk 19. yüzyılın sonlarında bilim insanlarının aklını o kadar karıştırdı ki ona çarpıcı bir isim verdiler.
We shall let them wander in their exorbitance perplexed.
onları taşkınlıkları içerisinde kör ve şaşkın bırakırız.
I have always kept quiet like a dumb doll. You came into my life like blossom, and then left me in death. But I always called out to you in that perplexed condition.
Ben her zaman sakin kaldim dilsiz bir bebek gibi o çiçek gibi hayatima girdi sonrada ölüm benden uzaklasti ama ben her zaman sana seslendim Bu çaprpik durumda.
been guided by God, like a man beguiled by the devils who wanders perplexed in the wilderness while his friends call him back to the right path, saying:'Come to us,?
arkadaşlarının ise:'' Bize gel!'' diye doğru yola çağırdıkları şaşkın kimse gibi gerisin geri( inkarcılığa) mı döndürüleceğiz?
And the reason I'm looking a little bit perplexed in this photograph is I was somewhat frightened,
Ve bu fotoğrafta biraz şaşırmış gibi görünmemin nedeni oldukça korkmuş olmamdı, ve bu durumda ona,
The sounds within indistinct and perplexing.
Belirsiz ve kafa karıştırıcı içinde sesler.
Riemann's ideas still perplex and amaze.
Riemannın fikirleri hâlâ kafa karıştırıcı ve hayret verici.
Again with the perplexing look.
Yine o şaşırtıcı bakış.
With assistance of Miss Cairo… will try to find solution of most perplexing crime.
En şaşırtıcı suçun çözümünü bulmaya çalışacak. Bayan Kahirenin yardımıyla.
Will try to find solution of most perplexing crime. With assistance of Miss Cairo.
En şaşırtıcı suçun çözümünü bulmaya çalışacak. Bayan Kahirenin yardımıyla.
Results: 45, Time: 0.0561

Top dictionary queries

English - Turkish