SPEEDING UP in Turkish translation

['spiːdiŋ ʌp]
['spiːdiŋ ʌp]
hızlanması
speeding
faster
to quicken
hızlandırmak
speeding
faster
to quicken
hızlandırır
speeding
faster
to quicken
hızlandırmanın
speeding
faster
to quicken

Examples of using Speeding up in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
In hopes of speeding up work on the cure. The government has beefed up the research fund by $2 million.
Hükümet tedavi çalışmalarını hızlandırır umuduyla… araştırma fonunu iki milyon dolar arttırdı.
The government up the research fund by $2 million in hopes of speeding up work on the cure.
Hükümet tedavi çalışmalarını hızlandırır umuduyla… araştırma fonunu iki milyon dolar arttırdı.
In hopes of speeding up work on the cure. The government up the research fund by $2 million.
Hükümet tedavi çalışmalarını hızlandırır umuduyla… araştırma fonunu iki milyon dolar arttırdı.
Glacial melt waters pour from the land mingling with the sea and speeding up the thaw.
Eriyen buzul suları karadan, denize akarak deniz suyuyla karışır ve erimeyi hızlandırır.
Balkan countries are signatories to the Adriatic Charter, an initiative aimed at speeding up progress towards NATO membership. File.
NATO üyeliği sürecini hızlandırmayı amaçlayan bir girişim olan Adriyatik Anlaşmasının tarafları arasında yer alıyor. Arşiv.
But we are a long way from turning it back. We have even had results here with monkeys in speeding up the clock.
Hatta burada maymunların biyolojik saatini hızlandırarak bazı sonuçlar aldık… ama bunu geriye döndürmek konusunda daha yolun başındayız.
And then, all of a sudden, there are three cars speeding up on both sides of our car.
Sonra birdenbire arabamızın her iki tarafında hızlanan arabalar belirdi.
I think they will find it's more likely the result of all the cost cutting and speeding up our new architect was doing.
Bence sebebin yeni mimarımızın yaptığı masraf azaltmaları ve hızlandırmaları sonucunda olduğunu bulmaları daha muhtemel.
I will do as much as I can to help speeding up with the reform processes so that Croatia can become an EU member as quickly as possible," Josipovic said.
Josipoviç,'' Hırvatistanın bir an önce AB üyesi olabilmesi için, reform süreçlerinin hızlanmasına yardım etmek üzere elimden geleni yapacağım.'' dedi.
Johannes Linn called for speeding up structural reforms.
yapısal reformların hızlandırılması çağrısında bulundu.
The camper started roaring, smoke started coming out of the wheels, and speeding up He flew off ahead.
Karavan kükremeye başladı. Tekerleklerinden duman çıkmaya başladı ve hızlandı. İleri doğru uçup gitti.
We can see one star born after another. But by speeding up millions of years of cosmic time into just a few seconds.
Bir yıldızın birbiri ardına doğduğunu görebiliriz. Ancak milyonlarca yıl süren kozmik zamanı birkaç saniyeye kadar hızlandırarak.
But by speeding up millions of years of cosmic time into just a few seconds, we can see one star born after another.
Bir yıldızın birbiri ardına doğduğunu görebiliriz. Ancak milyonlarca yıl süren kozmik zamanı birkaç saniyeye kadar hızlandırarak.
Nastase is expected to promise measures such as reducing the annual inflation rate from 13.7 per cent to 9 per cent and speeding up the privatisation process.
Nastasenin yıllık enflasyon oranını yüzde 13,7den yüzde 9a düşürme ve özelleştirme sürecini hızlandırma gibi önlemler alma sözü vermesi bekleniyor.
Speeding up the process, however, requires overcoming the obstacles that prevent Serbia-Montenegro from functioning as a single market.
Ancak sürecin hızlandırılması için Sırbistan-Karadağın tek bir pazar olarak işleyişinin önündeki engellerin aşılması gerekiyor.
faithfully speeding up or slowing down, depending on your body's demands.
vücudun ihtiyaçlarına göre hızını artırarak veya yavaşlatarak sadakatle sizin yanınızdadır.
But as that second hand insists on speeding up and time delivers us all too quickly that's when you want something a little milder, don't you?
Orta yaşa, sonra da yaşlılığa iletmesinde dolayı, Fakat saniyenin… ısrarla hızlanması… ve zamanın bizi çok hızlı bir şekilde, biraz daha ılımlı bir şey istiyorsun,
But as that second hand insists on speeding up and time delivers us all too quickly into middle age,
Fakat saniyenin… ısrarla hızlanması… ve zamanın bizi çok hızlı bir şekilde,
The Czech Republic pledged on Thursday(November 13th) that speeding up the Western Balkan countries' EU integration process would be one of its priorities during its six-month EU presidency, which starts on January 1st.
Çek Cumhuriyeti 13 Kasım Perşembe günü Batı Balkan ülkelerinin AB üyelik sürecini hızlandırmanın 1 Ocakta başlayacak olan altı aylık AB dönem başkanlığının önceliklerinden biri olacağına söz verdi.
But as that second hand that's when you want something a little milder, don't you? into middle age, and then old age, insists on speeding up and time delivers us all too quickly?
Fakat saniyenin… ısrarla hızlanması… ve zamanın bizi çok hızlı bir şekilde, orta yaşa, sonra da yaşlılığa iletmesinde dolayı, biraz daha ılımlı bir şey istiyorsun, öyle değil mi?
Results: 61, Time: 0.0448

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish