THEM IN THE EYE in Turkish translation

[ðem in ðə ai]

Examples of using Them in the eye in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Keep your heads down and nobody look them in the eye, or they will kill you.
Başınızı aşağıda tutun, kimse onların gözüne bakmasın… bakarsanız sizi öldürürler.
Is one of the most fulfilling things when you can look them in the eye… I think helping people.
İnsanlara yardım ederken onların gözlerinin içine bakmak… sanırım hayatım boyunca yaptığım en tatmin edici şey.
I think helping people… is one of the most fulfilling things when you can look them in the eye.
İnsanlara yardım ederken onların gözlerinin içine bakmak… sanırım hayatım boyunca yaptığım en tatmin edici şey.
Hear their voice. Wiser kings know they must let men look them in the eye.
Akıllı krallar gidip o adamların gözlerinin içine bakması… ve onlara sesini duyurması gerektiğini bilir.
Wiser kings know they must let men look them in the eye, hear their voice.
Akıllı krallar gidip o adamların gözlerinin içine bakması… ve onlara sesini duyurması gerektiğini bilir.
Wiser kings know they must let men look them in the eye, hear their voice.
Bilge krallar, insanların onların gözünün içine bakmasına izin vermeli ve seslerini duymalı.
I always look them in the eye.
ben daima onların gözlerinin içine bakarım.
And instead of being able to get all the key leaders for a decision together in a single room and look them in the eye and build their confidence and get trust from them, I'm now leading a force that's dispersed, and I have got to use other techniques.
Ve tüm önemli liderleri beraber karar almak için tek bir odada toplama ve gözlerinin içine bakıp güvenlerini kazanmak yerine heryere yayılmış bir gücü yönetiyorum ve başka teknikler kullanıyorum.
I want you to look them in the eyes, Veronica.
Gözlerinin içine bakmanı istiyorum Veronica.
Remember not to look them in the eyes.
Gözlerinin içine bakmayın sakın.
Then I look them in the eyes and I said… thank you very much.
Onların gözlerine baktım ve dedim ki, Çok teşekkür ederim.
Never looking at them in the eyes or thinking you can do more to help.
Asla gözlerinin içine bakmıyorum, asla daha fazlasını yapabileceğimi düşünmüyorum.
Make sure you look them in the eyes, give them a smile.
Onların gözlerine bakıp gülümsediğinden emin ol.
You just look them in the eyes.
Sadece gözlerinin içine bakarsın.
A-And don't look them in the eyes.
Ve gözlerinin içine bakma.
Come on. You look them in the eyes, Clarence.
Hadi. Gözlerinin içine bak, Clarence.
You look them in the eyes, Clarence. Come on.
Hadi. Gözlerinin içine bak, Clarence.
Just don't look them in the eyes.
Sadece gözlerinin içine bakmayın.
You look them in the eyes, Clarence.
Gözlerinin içine bak, Clarence.
Look at them in the eyes while they laugh at him.
Ona güldükleri sırada kızların gözlerinin içine baktı.
Results: 87, Time: 0.0427

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish