WE HAVE TO FIND in Turkish translation

• bulmalıyız
• bulmak zorundayız
• bulmamız gerek
• bulmamız lazım
• bulmamız gerektiğini
• biz bulmalıyız
• bulunmak
• bulmamız lâzım
• bulmak lazım
• bulmamız gerektiği
• bulmak zorunda

Examples of using We have to find in English and their translations into Turkish

Kira, but…- We have to find her!
Kira mı?- Onu bulmamız gerek.

Guess we have to find that fusion machine after all. Now what?
Şimdi ne olacak? Sanırım füzyon makinesini bulmak zorundayız.

Then you probably know we have to find the Dragonballs before the eclipse.
Ejder Toplarını Güneş tutulmasından önce bulmamız gerektiğini biliyorsunuzdur.

We have to find the money.
Parayı bulmak lazım.

The sun. We have to find… the sun.
Güneşi bulmamız lâzım. Güneş.

But until then, we have to find you someplace to live.
Ama o zamana kadar, sana yaşayacak bir yer bulmamız lazım.

We have to find him first.
Onu önce biz bulmalıyız.

To make our audience go back inside the movie theater. We have to find a new way.
Seyircimizin sinemaya geri dönmesini sağlamak. Yeni bir yol bulmalıyız.

Kira, but…- What?- We have to find her!
Kira mı?- Onu bulmamız gerek.

We don't want to frighten Agnes, but we have to find Liz.
Agnesi ürkütmek istemiyoruz ama Lizi bulmak zorundayız.

We have to find… the sun. The sun.
Güneşi bulmamız lâzım. Güneş.

We have to find a room in the centre, or we will stay here.
Şehir merkezinde bir yer bulmak lazım ya da burada kalalım.

It says we have to find a cave.
Bir mağara bulmamız gerektiği yazıyor.

And we have to find a way to break her control.
Ve onun kontrolünü kırmanın bir yolunu bulmamız lazım.

We have to find a way out of this village. Calm down.
Bu köyden bir çıkış yolu bulmalıyız. Sakin ol.

We have to find the source.- What?- How?
Ne?- Nasıl?- Kaynağı bulmamız gerek.

The sun. the sun. We have to find.
Güneşi bulmamız lâzım. Güneş.

Which means we have to find a better way to detox him.
Bu da vücudunu temizlemenin daha iyi bir yolunu bulmamız gerektiği anlamına gelir.

We have to find the right pile.
Doğru rafı bulmak lazım.

No, I'm saying we have to find a match.
Hayır, sadece bir eşleşme bulmak zorunda olduğumuzu söylüyorum.