WHEN AND HOW in Turkish translation

[wen ænd haʊ]
[wen ænd haʊ]
zaman ve nasıl
when and how
zaman ve ne şekilde

Examples of using When and how in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
He knew exactly when and how we would attack!
William bizi bekliyordu, ne zaman ve nasıl saldıracağımızı biliyordu!
You tell me when and how.
Bana ne zaman ve nasıl olacağını söyleyin.
Her mind is healthy and we know when and how.
Zihni sağlıklı ve ne zaman ve nasıl olduğunu biliyoruz.
We have to decide when and how to make this public.
Bunu ne zaman ve nasıl halka açacağımıza karar vermek zorundayız.
The only question is: When and how?
Bir tek sorum var baylar: Nasıl ve ne zaman?
About when and how. So better start thinking.
Senin için en iyisi, ne zaman ve nasıl diye düşünmeye başlamandır.
The only question is, when and how.
Tek sorun, zamanı ve şekli.
You should understand, it's up to the patient- to decide when and how to disclose things like this.
Böyle şeyleri ne zaman ve nasıl ifşa edeceğine hastanın karar vereceğini bilirsin.
If I could tell you where and when and how you're going to die, would that put an end to this?
Nerede ve ne zaman ve nasıl öleceğini söyleyebilsem. buna bir son verir miydin?
Two questions- the 100,000 marks I get paid- when and how?
İki sorum var.- Evet? 100,000 markım ne zaman ve ne şekilde ödenecek?
That your own things were missing, Mrs. Byrne? And when and how did you discover?
Eşyalarınızın kaybolduğunu ne zaman ve nasıl fark ettiniz, Bayan Bryne?
When and how did you discover that your own things were missing, Mrs Byrne? And?.
Eşyalarınızın kaybolduğunu ne zaman ve nasıl fark ettiniz, Bayan Bryne?
I haven't! Jo, I make my living knowing when and how to administer medicine.
Yapmadım! Jo, ilaçların ne zaman ve nasıl alınacaklarını kontrol ederek hayatımı kazanıyorum.
Jo, I make my living knowing when and how to administer medicine.- I haven't!
Yapmadım! Jo, ilaçların ne zaman ve nasıl alınacaklarını kontrol ederek hayatımı kazanıyorum!
So, did D know anything about when and how you were coming to the building to deliver the package to Alicia?
Öyleyse D, her şeyi biliyordu. Ne zaman ve nasıl. Apartmana paketi Aliciaya teslim etmek için mi geliyordun?
So they have to ask you who put what where, when and how.- It's a rape case.
Nereye, ne zaman ve nasıl koyduğunu soracaklar. Dolayısıyla, kimin, neyi.
I really don't want to be told right now when and how I need to decide what's going on.
Şu anda gerçekten ne zaman ve nasıl bir karar vereceğim hakkında konuşmak istemiyorum.
Attempts to isolate the physical source of the Sun's energy, and thus determine when and how it might ultimately run out, began in the 19th century.
Güneş enerjisinin fiziksel kaynağını ayırmak ve ne zaman ve nasıl tamamen biteceğini belirlemek için yaılan girişimler yüzyılda başladı.
and if so, when and how it was shipped.
bulurlarsa sevkiyatının ne zaman ve nasıl olacağını öğrenebilirler.
Freya, I'm obscenely fond of torture, but, yes, when I'm entertaining, I like to be the one to choose precisely when and how we violate the guests.
Freya işkence etmeye bayılırım ama evet eğlendiğim zamanlarda, konukları tam olarak ne zaman ve nasıl rahatsız edeceğime karar veren kişi olmak isterim.
Results: 108, Time: 0.0483

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish