WILL HATE in Turkish translation

• nefret eder
• nefret etmelerinden
• nefret edersin
• nefret ederdi
• nefret ederim

Examples of using Will hate in English and their translations into Turkish

I know Tom will hate this.
Tomun bundan nefret edeceğini biliyorum.

Will hate you, like I have always hated you.
Ve sen de-- Senden nefret edeceğim. Her zaman nefret ettiğim gibi.

They want us to spill our blood so that the world will hate the Russkies.
Kanımız dökülsün istiyorlar, böylece bütün dünya Ruslardan nefret edecek.

All right, the Indos and the I-Raths will hate the idea and.
Indolar ve I-Rathler bu fikirden hoşlanmayacak ve.

Peppermint Patty will hate me for the rest of my life.
Nane Şekeri Patty, hayatımın geri kalanında benden nefret edecek.

I know Tom will hate me for this.
Tomun bunun için benden nefret edeceğini biliyorum.

And the followers will hate me.
takipçileri benden nefret edecek.

He's going to tell everyone, and Robbie will hate me forever.
Herkese anlatacak, Robbie de sonsuza dek benden nefret edecek.

Akiko needs this more than I do. Her mom will hate her if she loses.
Akiko kazanmaya benden daha fazla ihtiyacı var kaybederse annesi ondan nefret edecek.

I can't. Don will hate him.
Don hiç sevmez onu.

Half the men will hate me the moment I give the order.
Emri verdiğim an adamların yarısı benden nefret edecek.

Your cousin will hate you forever.
Bunu yaparsan kuzenin senden ömür boyu nefret edecektir.

people will hate me.
İnsanlar benden nefret edecekler.

Tom will hate doing that.
Tom bunu yapmaktan nefret edecektir.

You know if you kill him, Caroline will hate you forever.
Eğer onu öldürürsen Carolineın senden sonsuza dek nefret edeceğini biliyorsun.

And I always will hate her.
Ve ondan hep nefret edeceğim.

They hope, every other people will hate us.
Diğerleri bizden nefret ediyorlar.

And you will hate my guts for telling you all this.
Bunları sana söylediğim için benden nefret edeceksin.

Half the men will hate me the moment I giνe the order.
Emri verdiğim anda adamların yarısı benden nefret edecek.

My mom will hate that.
Annem onlardan nefret ediyor.