WON'T EAT in Turkish translation

• yemem
• yemiyor
• yemez
• yemeyeceğim
• tüketmiyor

Examples of using Won't eat in English and their translations into Turkish

You could buy a fish, but I won't eat it!
İstediğin kadar balık alabilirsin, ben yemeyeceğim!

The zombies won't eat me, Mom.
Zombiler beni yemez anne.

Even the dog won't eat it.
Köpek bile yemiyor.

If you don't eat, I won't eat either.
Eğer sen yemezsen ben de yemem.

But the kids won't eat that.
Ama çocuklar bunu yemez.

I won't eat the apple's core.
Ben elma çekirdeği yemeyeceğim.

Lita won't eat anything but potato chips.
Lita patates cipsi dışında bir şey yemiyor.

I won't eat that crap. Bye.
Görüşürüz! Ben o iğrenç şeyi yemem.

The wheat meat loaf won't eat itself.
Buğday eti ekmeği kendi kendini yemez.

Your wife won't eat. Well, that's a blessing to a poor married man.
Bu parasız bir koca için bir nimet. Karınız yemiyor.

I won't eat this.
Ben bunu yemeyeceğim.

I won't eat that crap. Bye,!
Ben o iğrenç şeyi yemem. Görüşürüz!

Even Dad won't eat the mystery pack.
Babam bile'' sır paketi'' ni yemez.

A coyote won't eat a Mexican.
Herhalde çakallar Meksikalı eti yemiyor.

I won't eat at home.
Ben evde yemeyeceğim.

Then stay. I won't eat her.
Kal o zaman. Onu yemem.

Even the dog won't eat them.
Köpek bile onları yemez.

My husband won't eat cake from anywhere else now.
Kocam artık buradan başka bir yerden pasta yemiyor.

I won't eat them.
Ben onları yemeyeceğim.

On Christmas Day, I won't eat the turkey or anything like that.
Noel Günü, ben hindi ve buna benzer şeyler yemem.