ÖLÇÜDE in English translation

extent
derece
kadar
boyutunu
ölçüde
kapsamını
büyüklüğü
sınırı
size
boy
boyut
numara
büyük
ölçü
boyuna
beden
bedeni
genişliğinde
scale
ölçeği
tartıya
boyutunu
teraziye
tartı
skalası
ölçekle
ölçüde
çaplı
pulu
measures
ölçü
tedbir
ölçmek
önlem
ölçün
ölçeği
ölçer
ölçütü
significantly
oldukça
önemli ölçüde
önemli derecede
büyük ölçüde
ciddi şekilde
daha
önemli bir şekilde
bariz şekilde
ciddi derecede
ciddi anlamda
largely
çoğunlukla
genelde
genellikle
büyük ölçüde
büyük oranda
geniş ölçüde
planyan
considerably
oldukça
daha
çok
epeyce
önemli ölçüde
büyük ölçüde
önemli derecede
greatly
büyük
çok
oldukça
fazlasıyla
ölçüde
drastically
büyük ölçüde
önemli ölçüde
sert bir biçimde
şiddetli şekilde
belirgin bir şekilde
azaltacak
aşırı derecede
şiddetli biçimde
measure
ölçü
tedbir
ölçmek
önlem
ölçün
ölçeği
ölçer
ölçütü
sized
boy
boyut
numara
büyük
ölçü
boyuna
beden
bedeni
genişliğinde

Examples of using Ölçüde in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Eşit ölçüde keyif ve acı verdiler.
They evoked pleasure and pain in equal measure.
Bu ölçüde bir mıknatısla asteroitin yolunu kesin değiştiririz!
We could definitely divert the asteroid with a magnet that size!
Dikkatli ol. Eşit ölçüde.
Equal measures. Be careful.
Son ölçüde küçük bir ses karışması oldu.
A little less staccato in that last measure.
Ne ölçüde bir kaska ihtiyacın var?
What size helmet do you need?
Hiç süper ölçüde kola içtiniz mi?
Do you ever have uh, super sized cokes?
istediği ölçüde kayış kullanabilir.
he can use any size strap he wants.
Hem vurgulu hem de eşit ölçüde.
An I mean both emphatically an in equal measure.
Hiç süper ölçüde kola içtiniz mi?
Super sized cokes? Do you ever have?
Park Departmanında kullandığın kürsüyle aynı ölçüde.
Exact same size as the podium you use in the Parks Department.
Hiç süper ölçüde kola içtiniz mi?
Do you have a Super Sized Coke?
Minyon ama çok büyük ölçüde göğüsleri var.
Petite with a very large breast size.
Evet her ölçüde var.
Yeah, I got every size.
İneklerin kurbanın kafatasında bulduğuyla aynı ölçüde.
Same size that the squints found on the victim's skull.
Japonya ve Avusturalya bu ölçüde değil.
Japan and Australia aren't this size.
Park Departmanında kullandığın kürsüyle… aynı ölçüde.
In the parks department. exact same size as the podium you use.
Dostum, burası büyük ölçüde provakasyon kokuyor.
My friend, this smells like provocation in large scales.
Azap ve kaygu, tartıda ve ölçüde hile yapanlara olsun;
Woe to those who are fraudulent in weighing and measuring.
Şimdi ölçüde görebilirsiniz işletmenin.
Now you can see the extent of the enterprise.
Beyni bu ölçüde değiştirebilecek bir teknoloji yok bile.
The technology to alter the brain at that level doesn't even exist.
Results: 199, Time: 0.0418

Top dictionary queries

Turkish - English