AMA BIR ZAMANLAR in English translation

but once
ama bir kez
ama bir kere
ama bir keresinde
ama bir zamanlar
ama bir defasında
ama bir
başlayınca bu görev tamamlanmış olacak ama
birkez başladımmı duramıyordum yazmaya başlamak çok zordu ama
fakat eskiden
ama ana kampı kurup o modülleri emniyete alınca
but at one time
ama bir zamanlar
ama zamanın
tek yol merdivenler ama zamanında
ama zamanında babam da yapamadı aşağı giden tek

Examples of using Ama bir zamanlar in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Yani bu hikâyeler için artık büyük olabilirsin… ama bir zamanlar Bobo ve Jojo hikâyelerine doymazdın.
For a good Bobo and Jojo story. but there was a time when you were insatiable I mean, you might be too old for them now.
Belki artık bunun için fazla iyisindir, ama bir zamanlar, seni küçük, kibirli.
Maybe you're too good for it, but there was a time, you little, arrogant.
Rüzgarın insanların yaşamılarını değiştirmede ne kadar güçlü olduğuna dair önemli bir örnek görmek için. Sahara Çölünün ortasındaki Chinguetti adındaki bu küçük kasabay geldim. Bugün, burası uçuşan bir kumullar denizde kaybolmuş ama bir zamanlar, çok daha fazlası vardı.
To see a remarkable example of how powerful the wind can be I have come to a small town in the middle of the Sahara Desert called Chinguetti. but once it was so much more.
Bunu size söylemeyeceğime dair ona söz vermiştim ama bir zamanlar Robin teyzeniz ara sıra sigara içerdi.
I promised her I would never tell you this, but once upon a time, your Aunt Robin did enjoy the occasional cigarette,
Ama bir zamanlar insandım.
But I used to be human.
Ama bir zamanlar içiyordunuz.
But you used to.
Ama bir zamanlar vardı.
But I did once.
Ama bir zamanlar karısı vardı.
But… he had a wife once.
Ama bir zamanlar bizim gibiydiler.
But they were once like ourselves.
Artık pedersin, ama bir zamanlar silahşördün.
You are a priest, but once you were a Musketeer.
Ama bir zamanlar senin için çok önemliydi.
But he meant a lot to you at one time.
Çok oldu, ama bir zamanlar yakındık.
It's been a while, but we used to be close.
Asla. Ama bir zamanlar… birkaç kişi.
Ever. Once upon a time. But a few people went.
Birkaç kişi… Asla. Ama bir zamanlar.
Ever. Once upon a time. But a few people went.
Birkaç kişi… Ama bir zamanlar… Asla.
Ever. Once upon a time. But a few people went.
Ama bir zamanlar o adama çok aşıktım.
But once upon a time I was very much in love with the man.
Ama bir zamanlar deniz maymunlarım vardı. Nefes al.
Although I had Sea-Monkeys once. Breathe.
Ama bir zamanlar deniz maymunlarım vardı. Nefes al.
Breathe. Although I had sea monkeys once.
Gidip seni bıraktığını biliyorum ama bir zamanlar ona güvenmişsin işte.
I know he went and left you, but you must have trusted him once.
Ama bir zamanlar hayatın devamını sağlayan şey çok yakında tükenecekti.
But what once sustained our lives was soon be the end of it.
Results: 3692, Time: 0.0337

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English