Examples of using Ayakta tutan in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
İster inanın ister inanmayın bizi ayakta tutan O. O bir savaşçı.
Beni ayakta tutan bu umut.
Bu aileyi ayakta tutan sensin.
İçinde yaşadığımız, bizi ayakta tutan hava. Havanın temel fizik ve kimyası değişiyor.
Bir yazarı ayakta tutan şey, ki sen
Krallık bu dünyayı ayakta tutan iki temeldir.
Beni yücelten, beni ayakta tutan… kim olduğumu umursamayarak beni seven kişi karım.
Ulusumuzu, muhteşem geçmişi boyunca ayakta tutan bütün direklerin birer birer yıkıldığını görüyoruz.
amacım hep yüceydi. Beni ayakta tutan bu oldu.
Ulusumuzu, muhteşem geçmişi boyunca ayakta tutan bütün direklerin birer birer yıkıldığını görüyoruz.
Krallik… bu dünyayi ayakta tutan iki temeldir.
Çok acı çekiyordu. Ama onu ayakta tutan karısına duyduğu sevgiydi.
O uzun gecede beni ayakta tutan tek şey. Düşündüğüm tek gün vardı.
Blue bizi dünyaya karşı ayakta tutan mistik düşünceyi, fantaziyi yeniden inşa etmeyi önerir.
Parmaklarımın bu kitabı tuttuğu gibi hükümeti ayakta tutan direkler vardır. Bu direkleri yavaş yavaş yok edecek bir strateji geliştirdim.
Seni geceleri ayakta tutan şey benim, aklının her karanlık köşesini ziyaret eden şeytan.
Yoksa hepsi pil bitene dek perdeyi ayakta tutan dev bir filtre mi?
Libusa Breder Auschwitzte olduğu dönemde çok acılara katlanmak zorunda kaldı. Ama onu ayakta tutan bir hayali vardı.
Ne zaman işler sarpa sarsa şey beni ayakta tutan tek bir idealim vardı.
Ülkeyi ayakta tutan herşeyi!