BILE ZOR in English translation

can barely
zar zor
bile zor
bile
zorlukla
güçlükle
anca
edebiliyor gözlerim dolacaktı
ayakta zor
nadiren çıkabilen
hardly
pek
zor
neredeyse
bile
hiç
zar zor
çok az
zorlukla
sayılmaz
güçlükle
can hardly
zar zor
bile zor
zorlukla
güçlükle
biraz zor
zor ayakta
mümkün değil
barely had
zar zor
bile zor
even harder
bile zordur
hard enough
yeterince zor
yeterince sert
yeterince sıkı
zaten zor
yeteri kadar sert
yeteri kadar zor
kovulmamak için çok
yeterince çok
yeterince güç
is difficult even
could barely
zar zor
bile zor
bile
zorlukla
güçlükle
anca
edebiliyor gözlerim dolacaktı
ayakta zor
nadiren çıkabilen
barely have
zar zor
bile zor
could hardly
zar zor
bile zor
zorlukla
güçlükle
biraz zor
zor ayakta
mümkün değil
hard even
bile zordur

Examples of using Bile zor in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Çoğu zaman yemeği bile zor bulurduk.
Most days we barely had enough money to eat.
Romantik olmasını söylemekten bile zor bu.
That's even harder than telling someone to be romantic.
ben parmaklarımı bile zor sayıyorum.
baby. I can barely count my own fingers.
Kendime bile zor aldım.
I could barely get one for myself.
Yüzünü bile zor hatırlar oldum.
I can hardly remember your face anymore.
Bana bak, artık Rusçayı bile zor konuşuyorum.
Look at me, I hardly speak Russian anymore.
Yapma bu ayrılık bile zor.
Don't make this separation even harder.
Otobüs bileti için parayı bile zor denkleştirdim.
I barely had enough money for a bus ticket.
Daha üç yaşında, kendi adını bile zor okuyor.
He's three years old. He can barely read his name.
Sabahları giyinmeye bile zor vaktim oluyor.
I still barely have time to get dressed in the morning.
Gerçekle kendim bile zor başa çıkıyordum.
I could barely handle the truth myself.
Ben bile zor inanıyorum.
I can hardly believe it myself.
Bu kadar altın hasarı bile zor karşılıyor.
This gold hardly covers the damage.
Mektubu geç, alışveriş listesini bile zor yazıyor bu adam.
He can barely write a grocery list, let alone a letter.
İçeri girersek deliği kapatmak bile zor olacak.
It's gonna be hard enough sealing the hole.
Çalıştığını biliyorum. Şimdi bile zor çalışıyorsunuz.
You're working even harder now! I know you're working.
Ben bile zor inanıyorum.
I could hardly believe it myself.
Yemek paramızı bile zor kazanıyoruz.
We barely have enough for food.
Nafakamı bile zor ödüyordum.
Could barely pay my alimony.
Bu herif bardağı bile zor tutuyor, bir yarayı nasıl dikecek ki.
This guy can hardly hold a cup, let alone suture a wound.
Results: 218, Time: 0.0601

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English