Examples of using Bir ablam in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Beni dövmeyen, kötü davranmayan bir ablam vardı.
Auggie. Ve… Via adında bir ablam ve Papatya adında bir köpeğim var.
Via adında bir ablam ve Papatya adında bir köpeğim var. Auggie. Ve.
İki saat önce bir ablam bir de sevgilim vardı ve şimdi sahip olduğum iki tane'' sadece'' arkadaş.
Benden üç yaş büyük bir ablam vardı ama ayrıldık
Ve bir de ablan.
Kat Von Dnin Karoline adında bir ablası ve Michael adında bir erkek kardeşi vardır.
Bana bir ablaya güveneceğin gibi güvenirsin, değil mi?
Bir ablaya yardım edeceğin gibi bana yardım eder miydin?
Mohinder senin bir ablan vardı.
Bir ablası ve iki ağabeyi vardı, dört çocuktan en küçüğüydü.
Reno yakınlarında oturan bir ablası olduğu yazıyor burada.
Bir ablan olduğunu söylememiştin Jenny.
Bir ablan olduğunu unutmalısın.
Bir ablan olduğundan bahsetmemiştin.
Bir ablan var demek?
Bir ablaya yardım edeceğin gibi… bana yardım eder miydin?
Ne? Bir ablan mı vardı baba?
Peterın bir ablası olduğundan bihaberdim.
Buckın şehre yeni gelen bir ablası olduğunu söyledi. Yüzbaşı Nash.