Examples of using Bir cankurtaran in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
O bir cankurtaran ve ondan hoşlanıyor.
Bunu bir cankurtaran botu olarak düşün.
Bir cankurtaran. Telefonun onda.
Hadi, bir cankurtaran yeleği giy.
Sameer bir cankurtaran, ve Rani bir moda tasarımcısı.
Büyükannem bir cankurtaran olduğumu söylemişti.
Havuzdaki bir cankurtaran.
Bir cankurtaran olduğunu söylemiştin.
Sonra onu bir cankurtaran buldu.
İşimde beni nasıl bir cankurtaran olarak düşünüyorsunuz?
Vakti zamanında Cassidy Sahilinde bir cankurtaran vardı… yakışıklı bir çocuktu.
Vakti zamanında Cassidy Sahilinde bir cankurtaran vardı… yakışıklı bir çocuktu.
Sabah kesinlikle herhangi bir cankurtaran kulesinin tepesinde bir şey yokmuş.
Bu kız bir cankurtaran.
Adı Derek ve o bir cankurtaran.
Şimdi Mumbaide bir cankurtaran.
Tom yerel bir yüzme havuzunda bir cankurtaran.
Sonra tanrı bana bir cankurtaran attı.
Bir cankurtaran havada sallanan kolların'' Burada eğleniyoruz.'' değil de'' Yardıma ihtiyacım var!'' demek olduğunu nasıl anlar?