Examples of using Bir ceylan in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Yumuşacık ve sevimli bir ceylan.
Aslanların içinde bir ceylan.
Dilerdim ki ben bir ceylan, sen de bir antilop olsaydın… ya da bir yaban keçisi.
O hercai bir ceylan, bir türkü gibi… bazen yalan, bazen kelebek ve bazen de Ay… Ve sen.
O bir ceylan gibi kararsız, nehir gibi fışkırıyor… bazen yalan,
yemin ederim tüfeği kapıp gidip bir ceylan vurmak istiyorum.
Yani ya güzel bir ceylan yemiş, çünkü bu kadar acıkmış olamaz.
çalıların arasından sıçrayan… bir ceylan olduğunu düşünüyorum.
Senin çok büyük ihtimalle uzun, zarif bacaklı, çalıların arasından sıçrayan bir ceylan olduğunu düşünüyorum.
Sen ise ağırbaşlı, narin… O bir ceylan gibi kararsız, nehir gibi fışkırıyor… bazen yalan,
Bir ceylanı koşuda geçemezsin.
Hiç bir aslanı bir ceylana saldırırken görmedin mi?
Bu, bir ceylanın aslanı yiyişini izlemek gibiydi.
Bir ceylanın hikayesini, BabAziz.
Ve bir ceylanı sorguya çektik.
Başka bir ceylanla güreşme vakti.
zürafa hapşurur, bu bir ceylanı korkutur, bu ceylan bir gergedana çarpar gergedan yanlışlıkla bir telefon kulübesine girer.
Muhteşem bir ceylan gibi.
Güzel bir ceylan insanı.