BIR KALEDE in English translation

a castle
bir kale
bir şato
castle
fortress
kale
hisar

Examples of using Bir kalede in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ve büyük bir kalede yaşıyordu.
And she lived in a great big castle.
Sen, bizim okuIumuzun, bir kalede olacak olduğunu biliyor musun?
Do you know our school's gonna be in a castle?
Atalarımız tarafından yapılan bir kalede sığınma sağlıyorum.
Built by our ancestors. I'm providing refuge in a stronghold.
Şanslıysan bu gece bir kalede kalabilirsin.
You may get to stay in a castle tonight if you're lucky.
Ünlü Korsan Zeniketesin Olympos yakınlarındaki bir kalede oturduğu bilinmektedir.
It is a right tributary of the Schwarzach near Zangenstein.
Şanslıysan bu gece bir kalede kalabilirsin.
You may stay at the castle tonight, if you're lucky.
Nerede? Bir kalede.
In a castle. Where is it?
Hayır, beni barbarlarla dolu bir kalede bırakıp gidemezsin.
No, you're not leaving me in a castle full of barbarian frat bros.
Hayır, beni barbarlarla dolu bir kalede bırakıp gidemezsin.
Full of barbarian frat bros. No, you're not leaving me in a castle.
Bir zamanlar bir kalede yaşayan bir prenses varmış. Büyülü krallığın yollarının üst tarafında.
There was once a princess who lived in a castle high above the streets of an enchanted kingdom.
Eğer gerçek aşka sahipseniz bir kalede ya da bir çiftlikte yaşamanızın ne farkı var?
If you have true love, what difference does it make whether you live in a castle or on a farm?
Brian, 22 yaşındaki Moğol veliahtı… içinde kulplu beygir olan dağdaki… bir kalede esir tutuluyor.
Who's being held captive in a mountain fortress Brian, there's a 22-year-old Mongolian heiress that happens to have a pommel horse in it.
Lakâbı Dukedü. Ve ben de hep uzaklardaki bir kalede yaşayan bir dük olarak onu hayâl ettim.
His nickname was Duke and that's how I thought of him as a duke living in a castle far away.
İskoçyada bir kalede yaşayacaklar… dokuz bebekleri, iki ördekleri… ve Kevin adında bir köpekleri olacaktı.
And a dog called Kevin. They would live in a castle in Scotland, have nine babies, two ducks.
bir lord kızısın ve bir kalede yaşadın ve.
and you lived in a castle and you.
Yakışıklı bir lordla evlendi, sevimli çocukları oldu… deniz kıyısında bir kalede yaşıyor.
And liνe in a castle by the sea. and married a handsome lord and they haνe darling children.
O ve tüm kardeşleri dev bir kalede birlikte yaşarlarmış, ve birbirlerini çok ama çok severlermiş.
She and all her brothers and sisters all lived together in a giant castle, and they loved each other very, very much.
Evvel zaman içinde… çok, çok uzaklarda bir kalede yaşayan… Sara isminde güzel bir kız varmış.
Once upon a time, there was a beautiful young maiden named Sara who lived in a castle far, far away.
Şimdi artık o, bir kalede prensesti prensinin beyaz at üzerinde gelmesini bekleyen.
She was now a princess in a castle, waiting for her Prince Charming to arrive on a white horse.
Onu bir kalede hayal ediyorum, havuz, büyük masalar ve bira ile.
I imagine him in a castle, with pools and huge tables of food and beer.
Results: 80, Time: 0.0233

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English