Examples of using Bir rüzgarın in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Rabblerini inkâr edenlerin durumu tıpkı fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzer.
Onların, bu dünya hayatında yapmakta oldukları harcamaların durumu, kendilerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinlerini vurup da mahveden kavurucu bir rüzgarın durumu gibidir.
Onların bu dünya hayatında harcadıklarının durumu, kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup da mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgarın hali gibidir. Allah onlara zulmetmedi.
Onların bu dünya hayatında harcadıklarının durumu, kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup da mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgarın hali gibidir.
Bu dünya hayatında sarfettiklerinin durumu, kendilerine zulmeden kimselerin ekinlerine isabetle kavurup mahveden soğuk bir rüzgarın durumu gibidir. Allah onlara zulmetmedi,
O batıl yollarda olanların bu dünya hayatında harcadıkları malların durumu, Kendi öz canlarına zulmeden kimselerin ekinine isabet eden Ve o mahsulü kasıp kavuran bir rüzgarın durumuna benzer. Doğrusu Allah onlara zulmetmedi,
Onların, bu dünya hayatında yapmakta oldukları harcamaların durumu, kendilerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinlerini vurup da mahveden kavurucu bir rüzgarın durumu gibidir. Onlara Allah zulmetmedi;
Efendim böylesi bir rüzgarda bir iticimiz çalışmazken, güvenli bir şekilde inemeyiz.
Bir rüzgardan daha hafif ne vardır?
Böyle bir rüzgarda, bundan emin olamazsınız.
Hiç böyle bir rüzgarı hissettin mi?
Güçlü bir kuzey-güney rüzgarı.
Nasıl bir rüzgarı bağlayamıyorsak Katolik Kilisesinin Yüce Piskoposunu da bağlayamayız.
Saatte 160 km esen bir rüzgarda sürmek bunlardan biriydi.
Her insanin bir kendi rüzgarı vardır.
Ama son zamanlarda, şiddetli bir rüzgarı kıskanacak duruma geldi.
Beni yak ve küllerimi güçlü bir doğu rüzgarına savur.
Çok güçlü bir rüzgarmış.
Ve sanırım 130 km/h hızla gelen bir doğu rüzgarı vardı.
Her yeri dökülüyor, güçlü bir rüzgarda tavanı uçar.