DAL in English translation

branch
şube
birim
dal
kolu
bölümü
dala
twig
dal
çırpı
çakozlayacaktım
çıra
dai
dal
dive
dalış
dal
bir dalış
dalgıç
pike
dalar
atla
bir dalıs
dalışı için
dalmak misin
stick
değnek
sadık
dal
baston
sopayı
çubuğu
sopa
kal
sok
yapıştır
limbs
uzuv
lime
kolunu
bacağını
dalı
bir organımı
branches
şube
birim
dal
kolu
bölümü
dala
twigs
dal
çırpı
çakozlayacaktım
çıra
diving
dalış
dal
bir dalış
dalgıç
pike
dalar
atla
bir dalıs
dalışı için
dalmak misin
boughs
dal

Examples of using Dal in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Dal Po bana onun evinde olduğunu söyledi?
DaI Po just told me that you were over at his house?
Küvete dal. Tamam.
All right. Dive into the tub.
Dal veya bok parçası, kimin umurunda?
A stick or a shit pile who cares?
Bugün bir sürü yarışımız var. Fare polo, dal küre.
We have got a full slate of events today, including mouse polo, twig spheres.
Düşerken saplanmış olmalı.- Dal bu!
A branch. She must have hit it on the way down!
Dal ve çalı toplamaya başlayalım. Arabayı gizleyecek herşeyi.
Let's gather branches and brush to cover up the car.
Dal gibi.
Like twigs.
Görüşürüz, Dal. Hey, Ponyboy, ev ödevin var.
Hey, Ponyboy, you got homework.- See you later, DaI.
Dal, kahretsin. Orada.
There. Dive, dammit.
Kimin umurunda? Dal veya bok parçası?
A stick or a shit pile who cares?
Duymadın mı? Dal çıtırdadı.
Didn't you hear it? Twig snapping.
Bir keresinde ağaca tırmanıyordum ve dal kırıldı… ve yaralandım.
Once I was climbing a pine tree and a branch broke… and I got hurt.
Bir kaç parça daha dal bulup ona bir yol yapayım.
I will get some more branches, make a path for him.
Çeşitli boyutlarda bulabildiğiniz kadar dal toplayın, bir
Gather up all the twigs you can, all different sizes,
Görüşürüz, Dal. Hey, Ponyboy,
See you later, DaI. Hey,
Hadi beraber dalalım. Dal, tamam mı?
Let's dive together. Dive, okay?
Sigara denen bu dal….
This stick called the cigarette….
Duymadın mı? Dal çıtırdadı?
Twig snapping. Didn't you hear it?
Derinlere dal. Yıldızlar ne kadar parlak.
Diving the deep Stars are shining bright.
Avlarını dal gibi sivri nesnelere oturturlar.
They impale their prey on sharp objects, such as branches.
Results: 632, Time: 0.0371

Top dictionary queries

Turkish - English