GIDER in English translation

goes
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
i would
olur
yapardım
verirdim
ben olsam
olacağını
edeceğimi
kalırdım
yerinde olsam
daha
ederim
leave
terk
ayrılmak
birak
bırak
git
gidin
çık
kalsın
terket
ayrılın
will
olacak
eder
edecek
olur
gelecek
verecek
yakında
birazdan
olacak mı
hemen
away
uzak
çekip
hemen
uzaktan
ayrı
uzaklaş
gitti
kaldı
buradan
bir kenara
expense
masraf
harcama
gider
pahasına
harcırah
go
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
gone
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
going
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
leaves
terk
ayrılmak
birak
bırak
git
gidin
çık
kalsın
terket
ayrılın

Examples of using Gider in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Zaman uçar gider. Emekli olmayacaksın, değil mi?
You're not going to retire, are you? Time flies?
ertesi gün köpek gider.
next day, dog's gone.
Yani gider raporlarımızı denetleyen kişi sensin. -Muhasebe?
Accounting. So you're the one who audits our expense reports?
Tamam, Luther. Polis gider, kabusum resmi olarak başlar.
The cop leaves, my nightmare officially begins. Okay, Luther.
Kendi isteğiyle gelmek zorunda yoksa yine kaçıp gider.
Or she will just leave again. She has to choose to come back for herself.
insanlar, hepsi gider, buna Moriarty de dahil.
people, all gone, including Moriarty.
işe gider gibi oluyorum.
it's like going to work.
Sarhoş herifler gider hesaplarıyla öderken cömert olma eğilimindeler.
Drunk dudes paying with expense accounts tend to be generous.
Ballani, gerçek düğünde olduğunu düşünür fotoğrafını çeker ve gider.
Ballani, convinced he's at the real wedding, takes his photo and leaves.
Her zamanki gibi birkaç güne sıkılıp gider.
Like he always does. He will get bored and leave after a few days.
Evet. Bir puf ve yok olur gider.
Oh yes, one poof and it will be gone.- You could?
Hayır, dönmez. Bazen öyle gider durur.
Sometimes it just keeps going around. No, it don't.
Sarhoş herifler gider hesaplarıyla öderken cömert olma eğilimindeler.
Tend to be generous. Drunk dudes paying with expense accounts.
Arabasına döner ve gider.
goes back to car and leaves.
Her zamanki gibi birkaç güne sıkılıp gider.
He will get bored and leave after a few days like he always does.
Hayır, dönmez. Bazen öyle gider durur.
No, it don't. Sometimes it just keeps going around.
Federaller istimlak edip onu ve çocukları sokağa atar. Gider.
Gone. Feds would RICO her and the kids out on the street.
Resmî olarak bu bir iş gezisiydi ama gider hesabı fazlasıyla kabarıktı.
Officially it was a business trip but his expense account was red hot.
Jane Wilkinson saat yedide evinden çıkıp, Piccadilly Palace Otele gider.
At seven o'clock in the evehing, Jane Wilkinson leaves for the Piccadilly Palace Hotel.
Ama bunu yapmasaydım Josh buradan gider ve ölürdü. Biliyorum.
I know. But if I didn't do this, Josh would leave and get killed.
Results: 6513, Time: 0.0709

Top dictionary queries

Turkish - English