Examples of using Gider in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Zaman uçar gider. Emekli olmayacaksın, değil mi?
ertesi gün köpek gider.
Yani gider raporlarımızı denetleyen kişi sensin. -Muhasebe?
Tamam, Luther. Polis gider, kabusum resmi olarak başlar.
Kendi isteğiyle gelmek zorunda yoksa yine kaçıp gider.
insanlar, hepsi gider, buna Moriarty de dahil.
işe gider gibi oluyorum.
Sarhoş herifler gider hesaplarıyla öderken cömert olma eğilimindeler.
Ballani, gerçek düğünde olduğunu düşünür fotoğrafını çeker ve gider.
Her zamanki gibi birkaç güne sıkılıp gider.
Evet. Bir puf ve yok olur gider.
Hayır, dönmez. Bazen öyle gider durur.
Sarhoş herifler gider hesaplarıyla öderken cömert olma eğilimindeler.
Arabasına döner ve gider.
Her zamanki gibi birkaç güne sıkılıp gider.
Hayır, dönmez. Bazen öyle gider durur.
Federaller istimlak edip onu ve çocukları sokağa atar. Gider.
Resmî olarak bu bir iş gezisiydi ama gider hesabı fazlasıyla kabarıktı.
Jane Wilkinson saat yedide evinden çıkıp, Piccadilly Palace Otele gider.
Ama bunu yapmasaydım Josh buradan gider ve ölürdü. Biliyorum.