Examples of using Imtiyaz in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Eve dünyayı rahatlık, güvenlik ve imtiyaz balonu içerisinde görerek yetiştirildi.
güvenlik ve imtiyaz balonu içerisinde görerek yetiştirildi.
Kısa sürede imtiyaz alabildin mi?
Zengine imtiyaz yok.
Sana imtiyaz sağlayan benim.
Bana biraz imtiyaz ver, ben de uşağın haline geleyim.
Bu imtiyaz bana tanınmamıştı.
Çikolata lisansı, 50 yıllık imtiyaz, tüm krallıkta baştan başa.
Bu imtiyaz bana taninmamisti.
Verilecek tek şey imtiyaz işleri ve uygun formalar.
Verilecek tek şey imtiyaz işleri ve uygun formalar.
Imtiyaz olduğunu düşün. Bunun her an kaldırılabilecek bir.
O imtiyaz bize ait.
Bana pek imtiyaz gibi gelmiyor.
Imtiyaz yılı.
Aslında imtiyaz için bana para ödedi.
Sahtekârlık değil, imtiyaz.
Bu senin için bir onur ve imtiyaz.
Maliye Bakanlığı, iki büyük imtiyaz projesinde mali ve yasal danışmanlık hizmeti verecek kurumları 23 Mart Çarşamba günü açıkladı.
zorlu imtiyaz biraz… pardon benim ispanyolcam biraz… paslandı.