IZNIMIZ YOK in English translation

• we're not allowed
• warrant
• we are not permitted
• we don't have permission
• we don't have a permit
• we are not allowed
• not at liberty
• don't have a warrant

Examples of using Iznimiz yok in Turkish and their translations into English

Toplayıcının konutunu görmeye iznimiz yok.
We're not permitted to see into the receiver's residence.

Kocasına herhangi bir sırrını söyleme iznimiz yok.
We're not permitted to reveal any secrets to the husband.

Suriyelilerden iznimiz yok bunun için.
We don't have authorization from the Syrians.

Bizim iznimiz yok.
We don't have permission.

Bahis oynama iznimiz yok, ama olsaydı, sana oynardım.
I'm not allowed to bet, but if I could, I would bet on you.

Buna iznimiz yok.
We have no warrant.

Buna iznimiz yok, hanımefendi.
I wouldn't be allowed, madam.

Buna iznimiz yok. Hadi gidelim.
It ain't authorised, so let's go.

Bizim iznimiz yok.
We're not allowed.

Çekim iznimiz yok, vizemiz yok..
We have no permits, no visas.

Yanımızda gözetimci olmadan aynı odada olma iznimiz yok.
That we aren't allowed in the same room without supervision.

Çöp torbası kullanmaya iznimiz yok.
That's unsanctioned use of a trash bag!

Öyle olsa bile seni tekrar sokağa atmaya iznimiz yok.
Be that as it may, we're not allowed to put you back on the street.

Teşekkürler, Fakat bizim iznimiz yok.
Thank you, but we're not allowed.

Bunun için iznimiz yok.
We're not cleared for this.

Korkarım ayarlanmış hızı geçme iznimiz yok efendim.
I'm afraid we don't have clearance to break monitored speed, sir.

Hayır, buna iznimiz yok.
No, that's not permitted.

Doğru. Javier, seni sorgulama iznimiz yok.
Javier, we're not allowed to interview you.

Bizim rehincilik yapma iznimiz yok.
We don't have a pawnbroker's licence.

Muhtemelen, fakat şu an iznimiz yok.
But we can't permit it now. Probably.