SÖYLEMEM LAZIM in English translation

i have to tell
söylemek zorundayım
söylemem gerek
söylemem lazım
anlatmak zorundayım
söylemem gerektiğini
anlatmam gerek
anlatmam lazım
bahsetmek zorundayım
bahsetmem lazım
bildirmem gerek
gotta tell you
söylemem gerek
söylemem lazım
söylemek zorundayım
anlatmam gerekiyor
sana söylemem gereken
şunu söyleyeyim
sana söylemem gerekiyor
sana anlatmam gerek
i have to say
söyleyeceklerimi
söylemeliyim
söylemek zorundayım
söylemem gerek
söylemem lazım
demek zorundayım
söylemem gerektiğini
belirtmem gerekir
belirtmem gerek
söylemem gereken şey
gotta say
söylemem gerek
söylemem lazım
söylemek zorundayım
demem lazım
demen lazım
şunu söyleyeyim
need to say
söylemene gerek
söylemem lazım
söylemek istiyorum
demene gerek
söze gerek
demem gerek
söyleme ihtiyacımı
i need to tell
söylemem gereken
söylemem gerek
söylemem lazım
anlatmam gerek
anlatmam lazım
ben , ee size okuduğum kitaptan bahsetmem lazım
bahsetmem lazım
demem gerek
gereken birşey var ama şimdi sana söylemem
anlatmam gerektiğini
i must say
söylemeliyim
söylemem gerek
söylemek zorundayım
söylemem gerekir
söylemem lazım
olduğunu söylemeliyim
demek zorundayım
belirtmem gerekir
demem gerektiğini
ettiğini söylemeliyim
i should tell
söylemem gerektiğini
söylemem gerek
söylemem lazım
söyleyeyim mi
haber vermeliyim
söyleyeyim
anlatmam gerektiğini
bahsetmem lazım
söylesem iyi olur diye
soylemem gereken

Examples of using Söylemem lazım in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Söylemem lazım, tulumların içine girince grçekten sıcak oldu.
And I must say, when we were all settled in there, it was really warm.
Söylemem lazım, P.J. in bir kadın olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım.
I got to say, I was surprised when I found out P.J. was a woman.
Clarye söylemem lazım.
I need to tell Clary.
Şimdi size bir şey söylemem lazım.
Now I need to say something.
Yüz yüzeyken daha da güzelsin. Söylemem lazım.
I have to tell, you… you're even more beautiful in person.
Az çok.- Söylemem lazım biraz sakin.
More or less. I have to say, it's a little uneventful.
Size şunu söylemem lazım, Bay.
I should tell you, Mr.
Data, söylemem lazım. Güzel bir yerin var.
Data, I must say, this is a fine place you have here.
Çünkü söylemem lazım, şu an tamamen bunu anlıyorum.
Cause I got to say, I could totally see that now.
Söylemem lazım çok stresli bir durumdu.
I got to tell you, it was a high-pressure situation.
Söylemem lazım. Onlara uyandığını.
I need to tell them you're awake.
Kalkıştan önce sana bir şey söylemem lazım.
I need to say something before we launch.
Ona deniz kaplumbağalarının kaç yaşında olduğunu söylemem lazım.
I have to tell him how old sea turtles are!
Gerçi söylemem lazım, çoğu gün kendimi daha hazırlıksız hissediyorum.
I got to say, though, most days it feels less immediate.
Şunu söylemem lazım Erin.
I got to tell you, Erin.
Teriye söylemem lazım.
I should tell Teri.
Söylemem lazım, beraber çok güzel görünüyorlar, Baba.
I must say, they do look nice together, Dad.
Clyde, sana bir şey söylemem lazım.- Clyde!
Clyde, I must tell you something.- Clyde!
Kirstene söylemem lazım.
I need to tell Kirsten.
Sana bir şey söylemem lazım.
I need to say something.
Results: 877, Time: 0.0858

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English