TANIMAYA in English translation

to know
bilmek
öğrenmek
tanımak
biliyorum
bilen
tanıma
to recognize
tanımayı
fark
tanıyan
tanır mısın
hatırlamak
to recognise
tanımaya
tanıyan
fark
kabul etmek
hatırlamam mı
to meet
tanışmak
buluşmak
görüşmek
karşılamak için
karşılaşmak
tanımak
recognition
tanınma
takdir
tanıma
tanımlama
tanımayı
bir tanınma
to identify
teşhis
tanımlamak için
tespit
teşhis etmek için
belirlemek
kimliğini tespit
bulmaya
tanımak
saptamak
familiar
tanıdık
aşina
bildik
bilindik
alışık
samimi
alışkın
biliyorsun
tanıdığımız
yabancı gelmiyor
to acknowledge
kabul etmek
kabullenmeyi
tanımayı
onaylamayı
etti

Examples of using Tanımaya in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Tanımaya çalıştım ancak kadınlardan ve başarıdan hoşlanıyormuş.
I tried to know her, but she likes girl parts.-And success.
İnsanlar beni tanımaya başlarsa ramen restoranlarına gidemem.
I can't go to ramen restaurants, have people start recognizing me.
Babasını tanımaya uğraşıyor.
She's getting to know her dad.
Buralarda tanımaya değer tek insanlar.
They're the only people worth knowing around here.
Çünkü sen tanımaya değer bir adamsın.
Because you're a man worth knowing.
Tanımaya değer biri olduğuna seni temin ederim.
I assure you she's worth knowing.
Mükemmel. Seni daha yakından tanımaya can atıyorum, aileni de.
En famille. Perfect. I was dying to get to know you better.
Aslında, tanımaya değer biri değil.
Honestly, not worth knowing.
Bu uyarıları tanımaya başlaman gerekecek.
You're gonna just have to start recognizing these red flags.
Biliyorsun, Chatsworthdeki alışveriş merkezinde tanımaya… değer kimse seni görmeyecek.
No one worth knowing is gonna see you.
Beni tanımaya cesaret etme çünkü ben şimdi yaşlı bir adamım!
Don't you dare not recognize me because I'm an old man now!
Beni tanımaya cesaret etme çünkü ben şimdi yaşlı bir adamım!
Not recognize me because I'm an old man now! Don't you dare!
Beni tanımaya bırakın, doğru dürüst görmediniz bile.
You have… You have never even seen me, let alone know me.
Moskova, Belgradın Kosovanın bağımsızlığını tanımaya karşı tutumunu sürekli olarak savunmuştu.
Moscow has consistently defended Belgrade's position against recognising Kosovo as independent.
Birbirlerine daha iyi tanımaya başladıklarında, kız ağızlık takar.
When they know each other better, she will wear a muzzle.
Aileni tanımaya çalışıyormuşsun gibi görünüyorsun.
It's, like, family recognition for you.
Seni yakından tanımaya gerçekten zamanım yok Elsebeth.
I really don't have time to get to know you, Elsebeth.
Birbirlerine daha iyi tanımaya başladıklarında, kız ağızlık takar.
She will wear a muzzle to protect both of them. When they know each other better.
Seni tanımaya çalışmak çok hoşuma gidiyordu. Söyle madem.
You took me for a ride, Dave, is all I know. Go on, then.
Seni tanımaya çalışmak çok hoşuma gidiyordu. Söyle madem.
Then. You took me for a ride, Dave, is all I know.
Results: 980, Time: 0.0711

Top dictionary queries

Turkish - English