TANIMAYAN in English translation

don't know
bilmiyorum
bilmezler
bilemiyorum
tanımıyorum
bilenler değiliz
değil ama insanların çokları bilmiyorlar
bilir
does not recognise
tanımayan
fark edemiyorum
tanıyamıyor
RSF
RSF
tanımayan gazeteciler RSF
tanımayan
nor acknowledge
tanımayan
doesn't know
bilmiyorum
bilmezler
bilemiyorum
tanımıyorum
bilenler değiliz
değil ama insanların çokları bilmiyorlar
bilir
didn't know
bilmiyorum
bilmezler
bilemiyorum
tanımıyorum
bilenler değiliz
değil ama insanların çokları bilmiyorlar
bilir
do not know
bilmiyorum
bilmezler
bilemiyorum
tanımıyorum
bilenler değiliz
değil ama insanların çokları bilmiyorlar
bilir
do not recognise
tanımayan
fark edemiyorum
tanıyamıyor
wouldn't know
bilemem
bilmiyorum
anlamaz
bilir
bileyim
will know
bilir
bilecek
öğrenecek
öğrenir
anlayacak
bileceğim
bilen
tanır
bilmeyecek
biliyordur

Examples of using Tanımayan in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Seni tanımayan biri yaklaşan bu doğuma pek de sevinmediğini düşünebilir.
If someone didn't know you, they would think you weren't happy about this.
seni tanımayan insanlar öldü.
people got killed, people that didn't know you.
Mao Tse-tungı tanımayan bir adam var.
There is old man who does not know Mao Tse-tung.
ABDde'' Sınır Tanımayan Doktorlar'' olarak biliniyor.
Which in the stateside is known as Doctors Without Borders.
Nüfusun artması, birbirini pek tanımayan insanların birlikte çalışması anlamına geliyordu.
The growing population meant that people who scarcely knew each other had to work together.
Babasını tanımayan adam iyileşse ne olur?
He doesn't remember his father. So what if he gets better?
Ta ki seni hiç tanımayan annen seni geri alana kadar.
Until your mom, who never even knew you, took you back.
Bu dünyayı tanımayan bir kızın, kalp atışları.
This is the pulse of a woman's heart which is unknown to the world.
Üstelik birbirini hiç tanımayan iki kişi?
Two people who hardly knew each other?
Allaha ortak tanımayan halis muvahhidler olun.
As persons having pure faith in Allah, not ascribing partners to Him.
Onu nerdeyse hiç tanımayan biri ile bu şeyleri konuşmayacağım.
I'm not gonna get all warm and fuzzy with somebody else who barely knew him.
Allaha ortak tanımayan halis muvahhidler olun.
Being of pure faith to Allah, not associating anything with Him.
Birbirini doğru düzgün tanımayan 4 kişi, Harabe adlı bir gezegende mahsur durumda.
Four people who barely know each other, stranded on a planet called Desolation.
Shir Mammadi. Onu tanımayan yoktur Siz tanımıyor musunuz?
Shir Mammad. Everybody knows him, but not you?
Babalarını hiç tanımayan benim gibi insanlar var.
There are people like me who have never known their dads.
Sınır tanımayan iyiliğine vuruldum. Seni ilk gördüğüm andan itibaren.
From the first time I met you… I have been captivated by the depths of your kindness.
Beni tanımayan yaşlı bir adam arayacağım.
I will find an older guy I don't know.
Korede beni tanımayan birini gördüğüm için şaşırdım, o kadar.
To see someone in Korea not knowing who I am. I was just surprised I mean.
Sizi tanımayan mı var.
We know who you are.
Böylece sınır tanımayan… ve sınırı olmayan… bir psikopat yaratılıyor.
That knows no boundaries… and has no boundaries. Thus creating a psychopath.
Results: 258, Time: 0.0419

Top dictionary queries

Turkish - English