TUTAR in English translation

keep
devam
sürekli
durmadan
sessiz
tut
tutun
kalsın
sakla
tutarım
koru
hold
bekleyin
sarıl
bir saniye
kalın
tut
bekle
tutun
dur
durun
dayan
cost
mal
pahalı
tutar
maliyeti
bedeli
fiyatı
masrafı
pahasına
patladı
maloldu
will
olacak
eder
edecek
olur
gelecek
verecek
yakında
birazdan
olacak mı
hemen
amount
miktar
fazla
rakam
tutar
meblağ
sayısı
para
keeps
devam
sürekli
durmadan
sessiz
tut
tutun
kalsın
sakla
tutarım
koru
holds
bekleyin
sarıl
bir saniye
kalın
tut
bekle
tutun
dur
durun
dayan
hires
tutmak
tutar
kiralamak
işe
kiralık
tutayım
almak
takes
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
incon
costs
mal
pahalı
tutar
maliyeti
bedeli
fiyatı
masrafı
pahasına
patladı
maloldu
keeping
devam
sürekli
durmadan
sessiz
tut
tutun
kalsın
sakla
tutarım
koru
kept
devam
sürekli
durmadan
sessiz
tut
tutun
kalsın
sakla
tutarım
koru
holding
bekleyin
sarıl
bir saniye
kalın
tut
bekle
tutun
dur
durun
dayan
held
bekleyin
sarıl
bir saniye
kalın
tut
bekle
tutun
dur
durun
dayan
take
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
hire
tutmak
tutar
kiralamak
işe
kiralık
tutayım
almak

Examples of using Tutar in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Herkes, çoğunluğun veya azınlığın tarafında olmak üzere bir taraf tutar.
Everyone takes a side in favor of the many or the few.
Eee, bu sörf tahtaları ne kadar tutar ki?
So, how much do these surfing boards cost, anyway?
Malını Kolombiyadan uçakla getirir, sonra Haitiden buraya getirecek birini tutar.
Flies his product in from Colombia, hires someone to run it from Haiti into here.
Belki onu uzak tutar. Julia, dayanıklıdır.
Maybe she can hold out. Julia, she's tough.
Çok para tutar çünkü bakır paranızı korur.
It costs money because it saves money.
Hayır. Tutar… hayır.- Hayır.
No, no, no… Incon… No.
Tutar farklı olabilir ama sonuçta para?
The amount may be different, but isn't money the same?
Tutar. Bunlardan birine ihtiyacım var.
Tutar.- Ah. I need one of these… Wawaweewa.
Doğru bir yerde buluşursak, bu iş tutar.
If we meet the right sort, this will work.
Tom her zaman Marynin tarafını tutar.
Tom always takes sides with Mary.
Kola cevizi 5 frank tutar.
Kola nuts cost 5 francs.
Çünkü Pablo yalnızca en iyisini tutar.
Because Pablo hires only the best.
Ayna tutar ve bunun ben demek olduğunu söyleyebilirim.
I can hold a mirror up and say,"This is who I am.
Çok para tutar çünkü paranızı korur.
It costs money because… it saves money.
Çok güzel.- Tutar, bu elbiseyi beğendin mi?
Very nice.- Tutar, you like the dress?
Bu tutar vergi içermektedir.
This amount includes tax.
O iki çocuk olmadan… Belki hepimizin şansı tutar.
Without those two kids… maybe we will all get lucky.
Altın bir zincir ne kadar tutar?
How much does a gold chain cost?
Hayır, bunu… hayır. Tutar… hayır.
No, no, no…- She's leading you. Incon… No.
Birinin şirketle bir sorunu, bir şikâyeti varsa şirket seni tutar.
The company hires you. If someone has a problem with the company, a grievance.
Results: 1724, Time: 0.0473

Top dictionary queries

Turkish - English