YÖN in English translation

direction
yön
istikamet
taraf
yönlendirme
doğrultuda
yoldan
yol
way
böyle
mümkün
öyle
yolu
taraftan
şekilde
bir yol
imkanı
yöne
şekli
bearing
taşıyan
yön
taşıyarak
yatak
kerteriz
etkisi
bir ilgisi
kerterizini
doğurmak
istikamet
aspect
görünüm
yönü
yanı
kısmı
açıdan
özelliği
tarafı
alanını
heading
kafa
kafadan
doğru
başını
başkanı
kellesini
şefi
aklına
lideri
müdürü
orientation
oryantasyon
yönünü
yönelimi
yönlendirme
tanıtım
uyum
i̇ntibak
directionality
yönü
izler
doğrultu
steer
öküz
yönlendir
dümeni
kullanmama
yön
direksiyonu
kullanırsam
navigation
navigasyon
seyrüsefer
seyir
yön bulma
gezinme
konumlandırma
denizcilik
side
yan
taraf
tarafından
yanında
kenar
yakası
yönünü
gyroscopic

Examples of using Yön in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Istasyonun yön sisteminde bir arıza oluştu. Shepard aşırı yüklendiğinde.
Something went wrong with the station's orientation system. When the Shepard overloaded.
Çok iyi durumda değil… ama etrafımızda dönecek kadar yön verebiliriz.
It's not pretty… but we can steer enough to turn the hell around.
Hayır arkadaşlar, yanlış yön. Hadi.
Come on. Sorry, no, folks, wrong way.
Hedefte olası yön değişimi.
On target. Possible aspect change.
Yön sistemi olmadan disariya çikarmak beyin dokusuna zarar verebilir.
Pulling out without the navigation system could damage the brain tissue.
Yakından bakınca lekenin yayıldığı ve yön konusunda bir fikir verdiği ortaya çıkıyor.
Closer look revealed that the stain had feathering and directionality.
Geliyorlar. Yön 115, iz 326.
Heading 115, mark 326.- Come about.
İki gemi görüyorum, yön 1 19 işaret 7.
Bearing 119 mark 7. i'm detecting two vessels.
Bu en güçlü olduğum yön.
It's not my strong side.
yanlış yön. Haydi.
wrong way.
Hedefte olası yön değişimi.
In target. Possible aspect change.
Bir elimiz direksiyonda olursa hâlâ yön verebiliriz.
If we have one hand on the wheel, we can still steer.
Yön bilgisayarı devre dışı.
Nav computer's offline.
Yön bilgisayarı tamamen otomatik konumda!
The navigation computer's completely fried!
Çünkü C-4lerin yön belirleme yeteneği var.
To block both the entrances on purpose because C-4 has directionality.
Hedef yön değiştirdi.
Target's changed heading.
Yeni yön, 135.
New bearing, 135.
Uh, ailemin çeken tek yön.
Uh, one side of my family.
yanlış yön.
wrong way.
Ve aşk yıldızlara yön verecektir.
And love will steer the stars.
Results: 1005, Time: 0.0573

Top dictionary queries

Turkish - English