ZORLAMA in English translation

don't push
itmeyin
zorlama
basma sakın
don't make
yapma
edinmeyin
kılmayın
zorlama
kendini
beyan etmeyin
forced
güç
zorla
gücün
zor
kuvvetleri
teşkilatı
yürürlüğe
birliği
birimi
don't strain
hard
zor
sert
sıkı
ağır
sabit
sağlam
somut
katı
compulsion
dürtüsüne
zorlama
baskı
etki altında
mecburiyet
isteği
takıntı
coercion
baskı
zorlama
tehdit
baskıdan
far-fetched
zoraki
zorlama
abartılı
inanılmaz
uzak
zor
ihtimal dışı
inanılması güç
uzak bir ihtimal
intrusive
müdahaleci
zorlama
sırnaşık
izinsiz
rahatsız edici
haddin olmayan
is pushing

Examples of using Zorlama in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Hayata kabul ettirdiğim bu zorlama yürüyüş ne zaman bitecek?
I wonder where this forced march I am imposing on life will end?
Zorlama beni. Zorlama beni çünkü yaparım.
Don't make me. Don't make me because I will do it.
Suistimal, zorlama. Saldırı bu.
That's assault. That's abuse, coercion.
Kendini zorlama, tamam mı?
Don't strain yourself, okay?
Artık bana bırakman lazım. Onu zorlama!
You need to leave this with me now. Don't push him!
Biliyorum zorlama gibi oluyor ama açıkçası insanlar çok korkuyor.
I know that this seems intrusive, but frankly, people are frightened.
Senin zorlama yalan ve savurganlıkla kadınları kazanmaya çalışman.
Your compulsion to try to win women with lies and extravagance.
Bu biraz zorlama olmadı mı, Poirot?
That's a bit far-fetched, Poirot?
Beni zorlama.- Seni neye zorlamayayım?.
Don't make me. Don't make you what?
Zorlama? Saldırı?
Assault? Coercion?
Zorlama kendini. Benim dediğimi tekrar etme.
Don't copy me. Don't strain yourself.
Bana göre zorlama olan kısım, Mariannein Albay Brandona kalması.
To me, the part that seems forced is Marianne ending up with Colonel Brandon.
Bizi çok fazla zorlama.
Don't be too hard on us.
Üzgünüm. Şansını zorlama Colby.
I'm sorry. Don't push your luck, Colby.
Bu biraz zorlama bir şey Phil.
That's pushing things kind of far, Phil.
Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır.
There is no compulsion and coercion in regard to religion.
Evet, biraz zorlama oldu. Evet.
Yes. yeah, it's a little far-fetched.
Ha? Zorlama beni. -Ha?
Huh? Don't make me do that. Huh?
Zorlama? Saldırı?
Coercion? Assault?
Kendini fazla zorlama. Sporcu çıktı bizimki!
What an athlete! Don't strain yourself!
Results: 763, Time: 0.0476

Top dictionary queries

Turkish - English