Examples of using Zorlu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Işin zorlu kısmı. Şimdi, Pekâlâ.
Kaptan. Biraz zorlu, ama ben… Ateş mi?
Bir imtiyazdır ve yüktür… ki zorlu beklentiler ve sorumluluklarla gelir.
Kötü haber ise suyun ayda zorlu çevresel koşullar içinde bulunması.
Bundan daha zorlu konular olmalı.
Uzun ve zorlu bir projenin sonuna ulaştınız.
Şimdi zorlu kısım.
İki zorlu ay boyunca dağı kuşattık.
Bir imtiyazdır ve yüktür… ki zorlu beklentiler ve sorumluluklarla gelir.
Orijinal toprak ise her bir kum tanesine kadar zorlu ve kanla dolu.
Konuşmamız da zorlu olmuştu ama kısa kesmiştik.
Yılında zorlu, Tasmanya kaplanını araştıran gurubun başındaydı.
Burası zorlu bir yer, son viraj.
Temelde bu zorlu yolculuğa çıkmakta artık özgürler.
Yılında ona,'' Bu zorlu savaşta nasıl hayatta kaldın?
Kaptan. Ateş mi? Biraz zorlu, ama ben?
Oldukça zorlu çocuklar, değil mi?
Bu çok zorlu bir tartışma fakat bunu Bölge Başsavcılığına götüremem.
Yılında zorlu, Tasmanya kaplanını araştıran gurubun başındaydı.
Şimdi sondaki zorlu viraja geldik, senin için de zorlu.