Примери за използване на Dolusu на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Üç kütüphane dolusu, değerli kitapları da evle birlikte yanmış.
Bir bodrum dolusu arı var ve Ted, Bay Cootesla az kalsın kavga ediyordu.
İki kamyon dolusu iyi malzeme, mutfağın için.
Yaşındayken bir kase dolusu çilek yiyip kusmuştum.
Salmoneus, Zeyna ölü. Ve bir köy dolusu satılık köle.
Ancak etrafta dolaşıp iyilik bekleyen bir liste dolusu yazar var zaten.
Sana kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum bir tanem.
Bir oda dolusu kedi mi?
Bombaya götürmen için sana iki kutu dolusu vereceğim.
Bir dosya dolusu takdirname.
Hayır. Kadın bir şişe dolusu güzelavrat otu özü içti.
Wikileaks, sandýk dolusu diplomatik mesajlaţma ifţa etmiţti.
Biz bir sokak dolusu kahramanız.
Bu arada, dışarıda en azında iki kamyon dolusu yerden havaya füze var.
Benim bir karakol dolusu adamım var.
Yok artık, koca bir aile dolusu ölü bebek.
Aynı belirtilere sahip olan koca bir dosya dolusu kadın var.
Ben ki çeyizimde 50 bavul dolusu sari ve mücevher getirmiştim.
Fosterın bir oda dolusu bilgisayarı var.
Geri dönüşüm merkezindeki geri zekalı bir araba dolusu kutuya sadece 8 dolar verdi.