DURDUĞU - превод на Български

спре
durdurmak
durursa
engellemek
son
kesmek
engel
bırakması
önlemek
artık
kapatmak
стои
arkasında
duruyor
durdu
oturuyor
kal
ardında
yakışmış
ayakta
bekliyor
oturmuş
спира
durduruyor
duruyor
engel
duracak
engelleyen
alıkoyan
engelliyor
bırakmaz
durmadan
alıkoymuyor
спря
durdu
bıraktı
kesti
kesildi
artık
vazgeçti
engelledi
kapattı
dindi
engel
стоеше
duruyordu
durdu
oturuyordu
dikiliyordu
kaldı
duran
dikilmiş
arkasında
bekliyordu
ayakta duruyordu
стоят
duruyor
arkasında
duran
oturuyor
oturan
durur
oturmuş
bekliyor
burada
ardında

Примери за използване на Durduğu на Турски и техните преводи на Български

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
Çürüme neredeyse kan akışı durduğu anda başlar.
Разлагането започва почти веднага след като притока на кръв спре.
Dünyanın durduğu gün.
Деня в който Земята спря".
Liman polisinin durduğu kargo onları korkutmuş olmalı.
Че полицията спря товара им, може да ги е изплашило.
Durduğu zaman yorgun değildi.
Не беше уморен, когато спря.
yapmaya niyetliydim kalbim durduğu zaman.
с Madison… когато сърцето ми спря.
Benim için zamanın durduğu gün.
Денят, в който времето за мен спря.
Benim için hayatın, durduğu gün oydu.
Това беше денят, когато животът ми спря.
Başkaları durduğu zaman yürümeye devam edebilirdi.
Бих продължил, когато другите спираха.
Başkaları durduğu zaman yürümeye devam.
Бих продължил, когато другите спираха.
Bridgesin durduğu yerde durursan boğulursun.
Ако стоиш, където е бил Бриджис, ще се удавиш.
Trenin durduğu diğer kasabalarda kardeşlerin çok zor durumda olduklarını gördüm.
Когато влака спираше в другите градове… видях, че братя и сестри не бяха желани.
Başkalarının durduğu yerde biz başlıyoruz!
Започваме там, където другите спират!
Nefes alışın durduğu zaman kendi hatan olduğunu anlayacaksın.
И когато спреш да дишаш, вината ще е изцяло твоя.
İnşaatın ekonomik nedenlerden ötürü durduğu.
Спряно строителство поради финансови причини.
Kırlangıçlar dansa durduğu zaman.
Когато буквите спрат да танцуват.
Saatlerin durduğu zamanlarda.
Когато часовниците са спрели.
Zamanın durduğu yer Sarıkamış.
Мястото, където времето е спряло.
Chambersın durduğu yerden ateş edilmemiş.
Изстрелите не са дошли от където Чембърс е стоял.
Onu kim vurduysa durduğu yer tahminen senin durduğun yerdeymiş.
Който го е застрелял е седял… приблизително… където си ти сега.
Senden uzak durduğu için tanrıya şükrediyorum.
Моля се на небесата да стои далеч от теб.
Резултати: 100, Време: 0.0659

Най-популярните речникови заявки

Турски - Български