YOU WILL HAVE TO GO - Turkce'ya çeviri

• gitmek zorundasın
• gitmen gerekecek
• geçmeniz gerekecek
• gitmen gerek
• inmek zorundasın
• girmen gerekecek
• gitmek zorunda
• gitmeniz gerekecek
• gitmek zorundasınız
• geçmen gerekecek
• gitmeniz gerek

You will have to go Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Sorry, you will have to go to the races.
Üzgünüm, yarışlara gitmek zorundasınız.

The level's contaminated. You will have to go to 3.
Seviyeye gitmen gerek. Bu seviyeye bulaşmış.

You will have to go undercover.
Gizlice gitmen gerekecek.

You will have to go.
Gitmek zorundasın.

You will have to go.
Gitmek zorunda kalacaksın.

This time, you will have to go to him.
Bu sefer ayağına gitmeniz gerekecek.

Laugh, but when you die, you will have to go to heaven.
Gülün bakalım, ama ölünce cennete gitmek zorundasınız.

You want to hurt my friends, you will have to go through me!
Arkadaşlarımı incitmek istiyorsan, önce beni geçmen gerekecek!

You will have to go home.
Eve gitmen gerek.

I guess you will have to go with Princess Mononoke over there.
Sanırım Prenses Mononoke ile gitmek zorundasın.

I'm sorry, Wilbur, but you will have to go without me.
Üzgünüm Wilbur ama bensiz gitmen gerekecek.

So sad you will have to go, my little king.
Çok üzgünüm ama gitmeniz gerek, küçük kralım.

You know you will have to go all the way to the end?
Sonuna kadar gitmek zorunda olduğunu biliyor musun?

If you're suspended, you will have to go to summer school.
Eğer uzaklaştırılırsanız, Yaz okuluna gitmek zorundasınız.

Next time you want to play cards with us… you will have to go to Houston.
Bir daha bizle kâğıt oynamak isterseniz Houstona gitmeniz gerekecek.

You will have to go through me first.
Önce beni geçmen gerekecek.

You will have to go without me.
Bensiz gitmen gerek.

I'm sorry, pet, but you will have to go to the McClures' without me.
Üzgünüm bir tanem ama McClurese bensiz gitmek zorundasın.

Then you will have to go.
Sonra da gitmen gerekecek.

You will have to go alone.
Yalnız gitmek zorunda kalacaksın.