A MAN IN YOUR POSITION in Turkish translation

[ə mæn in jɔːr pə'ziʃn]
[ə mæn in jɔːr pə'ziʃn]
senin pozisyonundaki bir adamın
sizin konumunuzdaki bir adam
senin durumunda biri
senin konumunda birinin
senin pozisyonundaki bir adam

Examples of using A man in your position in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
A man in your position, only bad things come to mind.
Senin konumunda biri için, akla sadece kötü şeyler geliyor.
A man in your position is privy to a great deal of intelligence.
Sizin konumunuzdaki bir adam çok sayıda gizli istihbarat demektir.
Monsieur Opalsen, a man in your position needs all the publicity he can get.
Mösyö Opalsen… sizin pozisyonunuzdaki bir adamın her türlü reklama ihtiyacı vardır.
To do the dirty work himself. i wouldn't expect a man in your position.
Sizin konumunuzdaki bir adamdan… pis işlerini kendisinin halletmesini beklemem.
I wouldn't expect a man in your position.
Sizin konumunuzdaki bir adamdan… pis işlerini kendisinin halletmesini beklemem.
What I meant was, a man in your position How do you evaluate the risk of not doing something?
Benim dediğim, senin pozisyonundaki bir adamın nasıl bir şey yapmama riskine girebileceği?
all your privileges… has to assume a certain amount of responsibility… a certain amount of risk. But a man in your position.
tüm ayrıcalığıyla… Sorumluluğun belirli bir kısmını üstlenmek durumundadır. Ama sizin konumunuzdaki bir adam.
your power and all your privileges… But a man in your position.
Ama sizin konumunuzdaki bir adam.
Well, that's a nasty thought. But I guess a man in your position has got to think it.
Evet, bu iğrenç bir düşünce ama senin konumundaki biri bunu düşünmek zorunda sanırım.
And that you haven't been able to spend time at home… And that a man in your position has certain… Needs.
Uzun zamandır evde vakit geçiremediğinizi ve sizin konumunuzdaki bir erkeğin bazı özel ihtiyaçları olduğunu.
Of course, a man in your position must be privy to all sorts of news, about the war.
Elbette, sizin pozisyonunuzdaki bir adam savaş hakkındaki tüm haberlere vakıftır.
But a man in your position, with all your power and all your privileges… has to assume a certain amount of responsibility… a certain amount of risk.
Ancak sizin konumunuzda biri tüm gücü ve ayrıcalıklarıyla bazı sorumlulukları üstlenmek ve risk almak mecburiyetindedir.
Ofcourse, a man in your position must be privy to all sorts of news about the war.
Elbette, sizin pozisyonunuzdaki bir adam savaş hakkındaki tüm haberlere vakıftır.
A man in your position needs all the publicity he can get.- But, Monsieur Opalsen.
Mösyö Opalsen… sizin pozisyonunuzdaki bir adamın her türlü reklama ihtiyacı vardır.
That makes you someone whose judgment can be easily clouded. And for a man in your position, that's unacceptable.
Bunlar birine karşı olan yargılarını etkileyebilir, ve senin pozisyonundaki bir kişi için bu kabul edilemez.
A certain amount of risk. But a man in your position, with all your power and all your privileges… has to assume a certain amount of responsibility.
Sorumluluğun belirli bir Tüm gücüyle… kısmını üstlenmek durumundadır. Ama sizin konumunuzdaki bir adam… Ve tüm ayrıcalığıyla.
You're awfully spunky for a man in your position.
Senin durumunda olan bir adam için oldukça iddialısın.
A man in your position. I guess you can'tbe too careful.
Sanırım senin pozisyonundaki birinin… çok dikkatli olması gerekir.
You would think a man in your position would be a better liar.
İnsan senin pozisyonundaki bir adamın daha iyi yalan söyleyeceğini düşünüyor.
I guess you can't be too careful. A man in your position.
Sanırım senin pozisyonundaki birinin çok dikkatli olması gerekir.
Results: 159, Time: 0.0716

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish