ADAM in English translation

man
erkek
insan
kişi
herif
abi
adam
dostum
adamım
insanı
bir adamsın
guy
herif
çocuk
eleman
erkek
kişi
oğlan
adam
adamım
bir adamsın
adam
âdem
fellow
arkadaş
diğer
yoldaş
herif
sevgili
çocuk
adam
dostum
kardeşim
üyesi
fella
arkadaş
herif
eleman
çocuk
dost
delikanlı
adam
adamım
dude
ahbap
kanka
herif
eleman
abi
züppe
hacı
moruk
erkek
dostum
person
kişi
insan
insanı
adam
şahıs
men
erkek
insan
kişi
herif
abi
adam
dostum
adamım
insanı
bir adamsın
guys
herif
çocuk
eleman
erkek
kişi
oğlan
adam
adamım
bir adamsın

Examples of using Adam in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu adam, karısını çok seviyordu ve boşluğa düşmüştü.
This guy, he was so in love with his wife, and I just felt empty.
Adam diyor ki,'' Peki, tahta bacak?
The fella says,"Well, what about the wooden leg?
Adam sol elinde teslimat poşeti taşıyor.
This guy's carrying the delivery bag in his left hand.
Benzin istasyonundaki adam bize yanlış yönlendirmeyi verdi.
The fellow at the gas station gave us the wrong steer.
Adam robby daha kötüydü.
Man, he was worse than Robby.
Adam üç kadını öldürdü
This man has killed three women
Zamanında ben de bir-iki adam sevmiştim.- Ben de insanım tatlım.
I have loved a boy or two in my time. I'm human.
Zamanında ben de bir-iki adam sevmiştim.- Ben de insanım tatlım.
I'm human. I have loved a boy or two in my time.
Adam 40 yaşında,
This guy's 40, divorced,
Adam kimdi? Hayatımda daha önce hiç görmedim.
Who's the man? I have never seen him before in my life.
Frank ve birkaç adam benden sonra gelecekler. Hayır hayır.
No, no. Frank and a couple of guys will come by after me.
O elması veren adam sana benzeyen biriydi.
The fella who gave it to me was something like you.
İçeri gel, Adam. Adam, kocan.
It's Adam, your husband. Come in, Adam..
Hayır. Karımla, bu adam yüzünden tarladan masaya yemek olayına girdik.
Cause of him. Nope, the wife and I got into farm-to-table cooking.
Adam nasıl? Bu iş bitene kadar onu kuzenime bıraktım.
How's Adam? I took him over to my cousin's until this whole thing blows over.
Yanımdaki adam Sydneyden kalktığımızdan beri horluyor da.
The fella next to me has been snoring since we took off from Sydney.
Talep Noradan geldiyse, adam büyük ihtimal Nobel Barış Ödülü adayları arasındadır.
If it's Nora, this guy's probably eligible for the Peace Prize.
Endişelenmeyi bırak. Adam onu aramaya gitti.
Stop worrying, Adam's gone to look for him.
Bir bakın, adam hiç birşey yapmadı.
Look at him, he's been doing nothing but just stand there.
Otel kapısında dikilen adam gibi mi? Concierge.
Is that like a guy who stands around in a hotel? Concierge.
Results: 133315, Time: 0.0402

Top dictionary queries

Turkish - English