A TROUBLE in Turkish translation

• bir sorun
• başını belaya
• sorununu
• bir sorunu
• bir sorunun

Examples of using A trouble in English and their translations into Turkish

It's called a Trouble Doll.
Buna'' Dert Oyuncağı'' denir.

She gave duke a trouble?
Dukee bir sorun mu vermiş?

A trouble she manipulated while you thought she was curing it.
Bu sorun, sen onun tedavi ettiğini sanırken değiştirdiği bir sorundu.

I just got a trouble, harmless, I hope.
Bir sorunum ortaya çıktı. Zararsızdır umarım.

They caused a trouble again.
Yine karışıklığa sebep oldular.

Okay, that sounds like a trouble.
Pekâlâ, sorun gibi görünüyor.

You want me to give someone a Trouble?
Benden birine sorun vermemi mi istiyorsun?

He says if I give someone a trouble, then I will remember who I am.
Birine sorun verirsem kim olduğumu hatırlayacağımı söylüyor.

So you called me down here to grant you permission to give someone a trouble?
Yani beni buraya birine sorun vermene izin vereyim diye mi çağırdın?

So you ready to give someone a Trouble?
Birine sorun vermeye hazır mısın?

I have to corner you into making a Trouble.
Seni sorun yaratmaya zorlamak zorundayım.

Giving someone a Trouble requires an alchemy of three things.
Birine sorun vermek üç şeyin simyasını gerektirir.

But you gave him a trouble?
Ama ona sorun verdin değil mi?

He is a trouble to be around.
Tam bir baş belası.

I know when there is a trouble, and when there is not a trouble!.
Ne zaman sorun olup, ne zaman olmadığını anlarım ben!

This a Trouble or just run-of-the-mill crazy?
Bu bir sorun mu yoksa bildiğimiz delilik mi?

You always make a trouble!
Hep sorun çıkarıyorsunuz!

Nothing but a trouble, Hank.
Beladan başka bir şey değil Hank.

You haven't given anyone a trouble since you have been here.
Buraya geldiğinden beri kimseye sorun vermedin.

Master Man, we have a trouble.
Usta Man, bir sorunumuz var.