ARBITRARILY in Turkish translation

[ˌɑːbi'treərili]
[ˌɑːbi'treərili]
keyfi
arbitrary
kafamıza göre
rastgele
random
just
arbitrary
casual
indiscriminately
randomness
isteğe bağlı olarak
gelişigüzel
random
casually
indiscriminately
arbitrary
haphazard
just
sporadically
recreationally
arbitrarily
shoddy

Examples of using Arbitrarily in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
the chairman of the board could really… kind of make… Arbitrarily, he makes the decision!
dörde dört olursa o zaman kurulun başkanı bir bakıma keyfi bir karar verebiliyordu!
but arbitrarily low clock frequencies are also allowed.
ancak isteğe bağlı olarak daha düşük saat frekanslarına da izin verilmektedir.
BCS theory of superconductivity, based on the discovery that arbitrarily small attraction between two electrons of opposite spin mediated by phonons in the lattice can give rise to a bound state called a Cooper pair.
John Schrieffer iki elektron arasındaki gelişigüzel küçük bir etkileşimin Cooper çifti denilen bir bağlılık evresine yol açabileceği buluşuna dayanarak BCS denilen üstüniletkenlik teorisini geliştirdiler.
but with"arbitrarily many components"; in other words, functions.
fakat'' keyfi birçok bileşen''; başka bir deyişle, fonksiyonları.
the creator of the small-world experiments, which became later popularized as six degrees of separation, made the point that any two arbitrarily selected people were likely connected from between five to seven intermediary steps.
sonrasında ayrımın 6 haliyle ünlenmiş Stanley Milgram rastgele seçilmiş iki insanın ortalama beş ile yedi arası adımda ilişki kurabilme ihtimallerinin üzerinde durmuştur.
to use a calculator, because most calculators don't allow you to arbitrarily change the base of your logarithm.
çoğu hesap makinası logaritamının tabanını gelişigüzel değiştirmenize izin vermiyor.
Another reason for the speed of light to vary with its frequency would be the failure of special relativity to apply to arbitrarily small scales, as predicted by some proposed theories of quantum gravity.
Işığın hızının frekansına bağlı olarak değişmesinin başka bir sebebi de, quantum yerçekimindeki bazı teorilerde tahmin edildiği gibi, özel göreliliğin gelişigüzel küçüklükteki durumlarda uygulanamaması olabilir.
We get-- once again, arbitrarily switching colors-- that x plus 8 is equal to, and remember this, the plus or minus square root of 121. And what's the square root of 121?
Yine renk değiştirmek istiyorum- x artı 8 eşittir,, bunu unutmayın, artı eksi karekök 121.- 121in karekökü nedir?
which is a convenient thing to copy, and you can fold that into an arbitrarily complex 3D structure.
onu isteğe göre karmaşık bir üç boyutlu yapıya dönüştürebilirsiniz.
they are arbitrarily separated from their siblings,
yaşa göre ayrıldıktan sonra, kardeşlerinden keyfi bir şekilde ayrı bırakılıyordu.
the negative sign at the constant of proportionality which appears in the field equations, is chosen arbitrarily.
mevcut teoride alan denklemlerinde ortaya çıkan oransallık sabitinin negatif işareti keyfi olarak seçiliyordu.
the idea that the spacetime should not have any"edges": it should be possible to continue this path arbitrarily far into the particle's future or past for any possible trajectory of a free-falling particle following a geodesic in the spacetime.
uzay zamanında herhangi olası bir serbest düşüşteki parçacığın yörüngesi için bu yolun parçacığın geleceğine kadar gelişigüzel bir şekilde devam etmesi olası olmalıdır.
We didn't pick BE completely arbitrarily.
Biz tamamen keyfi BE almak değildi.
And I will just arbitrarily switch colors here.
Burada renkleri nedensiz olarak değiştireceğim.
There's no reason to arbitrarily remove genetic traits.
Demek ki bu noktada, genetik değişimin keyfi olarak yapılmasına bir neden yok.
Toy companies-- they don't arbitrarily mark up their frogs.
Oyuncak şirketleri kurbağalarına boş yere zam yapmazlar.
As a result, HIV-positive youth may be denied jobs arbitrarily.
Sonuç olarak da HIV-pozitif gençlerin iş başvuruları gelişigüzel şekilde reddedilebiliyor.
Isn't it possible the name was not given arbitrarily?
Bu adın ona keyfi olarak verildiği ne malum?
It must distinguish between groups arbitrarily. In order for a law to discriminate.
Bir kanunun ayrımcı olması için gruplar arası keyfi ayrım yapması lazım.
I didn't want you to think I was arbitrarily dismissing those names.
Yani o isimleri keyfi olarak reddetmediğimi bilmeni istedim.
Results: 157, Time: 0.0523

Top dictionary queries

English - Turkish