CAN'T WAIT FOR in Turkish translation

[kɑːnt weit fɔːr]
[kɑːnt weit fɔːr]

Examples of using Can't wait for in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Just can't wait for this all to be over so I can just pretend it never happened.
Sadece bunların geçmesi için bekleyemem yada olmamış gibi davranamam.
I can't wait for menopause.
Ben menopoza girmek için sabırsızlanıyorum.
Can't wait for tonight, babes.
Bu gece için sabırsızlanıyorum bebeğim.
Can't wait for you to brief me.
Beni bilgilendirmeniz için sabırsızlanıyorum.
Sorry. I-I just can't wait for a new tech- technological dawn.
Özür dilerim. Şimdiden sabırsızlanıyorum yeni tek… tekno… teknolojik şafak için.
I think we have a gun to our head, and can't wait for trial.
Kafamıza doğrulmuş bir silah var,… ve mahkeme için bekleyemez.
Kelly can't wait for Lonnie to get out of prison.
Kelly, Lonnienin kodesten çıkmasını beklemez ki.
Can't wait for this day to be over.
Bugünün bitmesi için sabirsizlaniyorum.
They're going to hit us any minute. Can't wait for the tank.
Bizi her an vurabileceklerini düşünüyorum. Tank bekleyemeyiz.
She can't wait for you to grow up.
Jennanın senin büyümeni bekleyecek lüksü yok.
Can't wait for you to put your butt"on top of… my butt in my pants"?
Kıçını kıçımın üstüne koyman için sabırsızlanıyorum külodumun içindeki.'' mi?
Mm. Can't wait for you to see him play, I go crazy when the other kids jump on him.
Maçını izlediğini görmek için sabırsızlanıyorum. Diğer çocuklar… onun üstüne atladığında deliriyorum.
Even so… some of us can't wait for school to re-open… because it means being reunited with our friends.
Yine de kimilerimiz okulun açılması için sabırsızlanıyor zira, yine arkadaşlarımızla beraber olacağız.
I know she'd… she would love to see you, and I can't wait for you to meet my son, Paul.
Seni görmek isteyeceğini biliyorum ve sana oğlum Paulu tanıştırmak için sabırsızlanıyorum.
Aah! Got three agents inside, we can't wait for backup. Oh!
Aah! Içinde üç maddeler var, biz yedekleme için sabırsızlanıyorum. Oh!
His 2006 album Can't Wait for Perfect was voted Best Debut in the Village Voice jazz poll.
Da çıkardığı Cant Wait For Perfect albümü Village Voiceun caz anketinde En İyi Çıkış seçildi.
And I couldn't wait for my own special day.
Ve kendi özel günüm için sabırsızlanıyordum.
Couldn't wait for what?
Ne için bekleyemiyorsan?
I couldn't wait for lunch time when I was a student.
Ben de öğrenciyken öğle tatili için sabırsızlanırdım.
Otar couldn't wait for his papers.
Otar çalışma belgeleri için bekleyememiş.
Results: 84, Time: 0.0461

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish