CANNOT FIND in Turkish translation

['kænət faind]
['kænət faind]
bulunamadı
found
%1
recovered
edemeyeceğiniz birisi tarafından tutuluyorum beni bulamayacağınız bulamayacağınız

Examples of using Cannot find in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
There is a moment in each day that Satan cannot find.
Her gün şeytanın bulamayacağı bir an vardır.
Only do not leave me in this abyss where I cannot find you.
Sadece seni bulamayacağım bu cehennemde beni bırakma.
I cannot find him alone.
Onu tek başıma bulamam. Sana ihtiyacım var.
I cannot find the man alone I must succeed.
O adamı yanlız bulamam. Başarmam lazım.
Blake, he said, There is a moment in each day that Satan cannot find.
Her gün şeytanın bulamayacağı bir an vardır. Blake demiş ki.
Only do not leave me in this abyss where I cannot find you.
Yeter ki seni bulamayacağım bu dipsiz uçurumda yanlız bırakma beni.
Because they are surrounded by emotions… that cannot find their natural outlet through consciousness.
Çünkü bilinçliyken doğal çıkışlarını bulamayan duygular tarafından çevrelenmişlerdir.
so cannot find a path.
I need a man and cannot find one…"among the law abiding.
Bana bir erkek lazım ve kanunlara uyanlar arasından bir tane bulamadım.
Even my little birds cannot find her.
Küçük kuşlarım bile onu bulamadı.
Without you, I cannot find the strength… to be who I must be.
Sen olmayınca olmam gereken kişi için gerekli gücü bulamam.
If I cannot find peace, no one can..
Eğer ben huzur bulamayacaksam kimse bulamayacak..
They have strayed and cannot find a way.
Bu yüzden sapmışlardır, artık bir yol da bulamamaktadırlar.
Because I cannot find someone to go with me.
Çünkü benimle gidecek birini bulamadım.
And you cannot find an answer to my question.
Sen ise soruma cevap bulamıyorsun.
Something calls on souls that cannot find rest.
Bir şeyler huzur bulamayan ruhları çağırıyor.
If ye be on a journey and cannot find a scribe, then a pledge in hand shall suffice.
Eğer yolculukta olup katip bulamazsanız alınan rehin yeter.
They have surely gone astray and cannot find a Path.
Bu yüzden sapmışlardır, artık bir yol da bulamamaktadırlar.
But he cannot find it.
Ancak onu bulamamış.
You cannot find guidance for those whom God has made to err.
Allah kimi saptırırsa, artık sen ona kesin olarak bir yol bulamazsın.
Results: 131, Time: 0.061

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish