CANNOT WAIT in Turkish translation

• sabırsızlanıyorum
• bekleyemez
• bekleyemem
• bekleyemeyecek
• bekleyemiyorum
• bekleyemeyiz
• sabırsızlanıyor

Examples of using Cannot wait in English and their translations into Turkish

And I cannot wait for you to meet my good friend… this guy.
Ben de senin iyi arkadaşımla tanışmana sabırsızlanıyorum bu adamla.

It can wait. This cannot wait.
Bekleyebilir.- Bu bekleyemez.

I cannot wait.
Biz…- Ben bekleyemem.

Come, Mama cannot wait to see you.
Gel, annem seni görmek için sabırsızlanıyor.

I cannot wait to not see this movie with you.
Bu filmi seninle izlememek için sabırsızlanıyorum.

Emma cannot wait.
Emma bekleyemez.

She cannot wait to be a teenager.
O, yetişkin olmak için sabırsızlanıyor.

I cannot wait to see his face when he hears that I found.
Seni bulduğumu duyunca suratını görmek için sabırsızlanıyorum.

This cannot wait! I have information vital to your survival.
Sizin için hayati öneme sahip bilgilerim var. Bu bekleyemez.

And my mom cannot wait to meet you.
Annem seninle tanışmak için sabırsızlanıyor.

I have information vital to your survival. This cannot wait!
Sizin için hayati öneme sahip bilgilerim var. Bu bekleyemez.

Cannot wait to meet her.
Onunla tanışmaya sabırsızlanıyorum.

The americano cannot wait to get into action.
Amerikalı harekete geçmek için sabırsızlanıyor.

This kind of news cannot wait.
Bu tür bir haber bekleyemez.

I cannot wait to pick the brains of those holy beer-making geniuses.
O bira yapım dâhilerinin görüşlerini almak için sabırsızlanıyorum.

Father cannot wait to meet you.
Baban seni görmeye sabırsızlanıyor.

He cannot wait.
O bekleyemez.

Cannot wait to see the smiling faces of those little orphans next week.
Haftaya o küçük yetimlerin gülen yüzlerini görmek için sabırsızlanıyorum.

She cannot wait to be a teenager. Thanks.
O, yetişkin olmak için sabırsızlanıyor. Teşekkürler.

My mother cannot wait for too long.
Annem çok uzun süre bekleyemez.