CLIMATES in Turkish translation

['klaiməts]
['klaiməts]
iklimlerde
climate
weather
the clime
climatic
iklimler
iklimleri
climate
weather
the clime
climatic
iklimlere
climate
weather
the clime
climatic
iklimin
climate
weather
the clime
climatic

Examples of using Climates in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Energy crops deliver half a watt per square meter in European climates.
Avrupa iklimlerinde, enerji üretilen bitkiler metrekare başına yarım vat enerji veriyor.
The cultures, the climates, the history, the people.
Kültürü, iklimi, tarihi ve insanları var.
Not exactly native to northwest climates.
Kuzeybatı iklimi için çok tanıdık sayılmaz.
That diet of northern climates.
Ve kuzey iklimlerinde yapılan o diyet.
The United States has many kinds of climates.
Abdde birçok türde iklim var.
Coastal areas generally have milder climates.
Kıyı alanları genellikle daha yumuşak iklimlere sahiptir.
Many locations, despite being situated near coastlines, have fairly extreme climates.
Birçok yer, kıyı şeridine yakın olmalarına rağmen oldukça ekstrem iklimlere sahiptir.
to areas with warm, wet tropical climates.
nemli tropikal iklime sahip bölgelerle sınırlıdır.
The remains decayed in two different ways… because the body was exposed to two different climates.
Kalıntılar iki şekilde çürümüş çünkü ceset iki farklı iklime maruz kalmış.
Pony breeds have developed all over the world, particularly in cold and harsh climates where hardy,
Midilli cinsleri, dünya üzerinde mevcut özellikle soğuk ve sert iklimlerde çalıştırılmak istenen sağlam
Cooler climates can be found in certain parts of Southern European countries,
Daha soğuk iklimler Güney Avrupadaki ülkelerin belirli bölgelerinde bulunabilir, İspanya
Crude oil contains varying amounts of paraffin wax and in colder climates wax buildup may occur within a pipeline.
Ham petrol belli miktarlarda balmumu veya parafin içerir, ve soğuk iklimlerde balmumu boru hattı içerisinde artış gösterebilir.
pleasant weather, climates here are humid due to the influence of the sea.
hoş hava ile, burada iklimler nedeniyle denizin etkisiyle nemli.
Palsas are low, often oval, frost heaves occurring in polar and subpolar climates, which contain permanently frozen ice lenses.
Palsalar, kalıcı donmuş buz lensleri içeren kutup ve kutupaltı iklimlerde görülen sıklıkla oval, alçak donmuş yatay tepeciklerdir.
It prefers warm and humid climates, and uses tropical
Ilık ve nemli iklimleri tercih ederler
to show forth in one array, contrasting climates, zone by zone.
zıt iklimler, ileri göstermek için tarafından bölge bölge.
Crops adapted to soils and climates… gave way to the most productive varieties and the easiest to transport.
Topraklara ve iklimlere uyumlu hale getirilen tohumlar, en verimli ve kolay taşınabilir üretimin yolunu açtı.
cold desert climates tend to feature cold, dry winters.
soğuk çöl iklimleri soğuk ve kuru kışları yaşama eğilimindedir.
Models of climate change in Australia predict warmer and drier climates, suggesting that the koala's range will shrink in the east and south to more mesic habitats.
Avustralyada iklim değişikliği modelleri daha sıcak ve kurak iklimin geleceğini öngörmektedir, dolayısıyla koalanın doğal yaşam alanı doğuda ve güneyde nemli bölgelerde kalmak kaydıyla küçülecektir.
And as the planet has evolved, so has life, shaped by the same forces that move continents and change climates.
Ve gezegen evrimleştikçe, kıtaları hareket ettiren ve iklimleri değiştiren aynı güçler sayesinde yaşam da evrimleşti.
Results: 95, Time: 0.0554

Top dictionary queries

English - Turkish