COMPOSING in Turkish translation

• bestelemeye
• beste yapmak
• yazmaya
• bestenizi
• bestelemek
• bestelemenin
• bestelemek gibi

Examples of using Composing in English and their translations into Turkish

Allied bombings composing an estimated 1 million men.
Müttefik bombardımanı düzenleniyor tahmini bir milyon adam.

Are you getting any composing done in the dunes?
Tepelerde, herhangi bir beste yaptın mı?

Grace, call the composing room.
Grace, tertip odasını ara.

Mr. Stroud, composing room is screaming for those proofs.
Bay Stroud, tertip odası klişeler için feryat ediyor.

If it were me, I would continue composing and arranging.
Ben olsam beste ve aranjman yapmaya devam ederdim.

It's a good thing they're singing and composing.
Beste yapıp şarkı söylemeleri güzel bir şey.

Composing room.
Dizgi odası.

Composing? Well, you're always humming that little tune.
Bestelemek mi? Her zaman bu şarkıyı mırıldanıyorsun.

are capable of composing the missing piece.
kayıp parçayı besteleyecek yetenekte değiliz.

I spent a whole night composing the most tactful letter.
Ben onu teşvik etmedim. Çok zarif bir mektup hazırlamak için tüm gecemi harcadım.

Grace, call the composing room. They're waiting for you.
Seni bekliyorlar. Grace, tertip odasını ara.

They're waiting for you. Grace, call the composing room.
Seni bekliyorlar. Grace, tertip odasını ara.

With her third album, Sertab Gibi, she started songwriting and composing.
Üçüncü albümü Sertab Gibide söz yazarlığı ve bestecilik yapmaya başladı.

Like composing a masterpiece when you're stone deaf?
Duvar gibi sağırken bir başyapıt oluşturmak gibi mi?

In 1997, she began composing solo material and signed a recording
De, solo materyal bestelemeye başladı ve Birleşik Devletlerde Arista Records

Heine started producing and composing music in 2012
Heine, 2012 yılında müzik bestelemeye ve yapmaya başlamıştır,

why don't they get themselves another bloody job designing cathedrals or composing violin concertos?
bulmuyorlar… katedral dizayn etmek veya keman konçertosu bestelemek gibi?

Designing cathedrals or composing violin concertos? If they don't like making cars, why don't they get themselves another bloody job?
Neden yeni bir iş bulmuyorlar… Araba yapmayı sevmiyorlarsa… katedral dizayn etmek veya keman konçertosu bestelemek gibi?

At Zeitgeist Minds, she explained:"Lots of people think that the difficult part of composing is to get the ideas, but actually that just comes to me.
Zeitgeist Minds'' etkinliğinde şunları söylemiştir:'' Birçok insan bestelemenin zor yanının fikirlerin akla gelmesi olduğunu düşünüyor fakat bu zaten bende kendiğinden oluyor.

He began composing during the 1930s, and met with a certain amount of popularity in his native city.
Larda beste yapmaya başladı ve yaşadığı şehirde belirli bir popülerlik kazandı.