DECIDED TO TAKE in Turkish translation

[di'saidid tə teik]
[di'saidid tə teik]
götürmeye karar verdi
almaya karar
götürmeye karar vermiş
almaya karar verdiler
almaya karar vermiş

Examples of using Decided to take in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Until one of the outlaws decided to take on a 16-year-old squire.
Ta ki haydutlardan birisi… kendine 16 yaşında bir yaver almaya karar verene kadar.
I decided to take somebody else to tucson.
Tusconda başka biriyle çıkmaya karar verdim. Bak, beni yanlış anlama ama.
Rory and I decided to take on the chicken column last night.
Rory ile ben dün geceki bütün tavuk yemeklerini almaya karar verdik.
However, you were the one who decided to take him.
Ancak onu kabul etmeye karar veren sendin.
My father decided to take her prisoner rather than executing her.
Babam onu infaz etmek yerine tutsak almaya karar vermiş.
I just decided to take what I deserved.
Ben sadece hak ettiğim almaya karar verdim.
The newly created CIA decided to take the offensive.
Yeni oluşturulan CIA saldırıya geçmeye karar verdi.
Roger and I decided to take you on an adventure.
Roger ve ben, seni bir maceraya çıkarmaya karar verdik.
So, we decided to take it to court.
Biz de bunu mahkemeye taşımaya karar verdik.
What if he decided to take them to France in person?
Ama onları Fransaya, elden götürmeye karar verdiyse.
So you decided to take the diamonds.
Sen de elmasları çalmaya karar verdin.
He told you what he did and then you decided to take your revenge.
Sana ne yaptığını anlattı ve sen de… intikam almaya karar verdin.
local beer distributors decided to take a stand.
bira dağıtımcıları mücadele etme kararı aldılar.
I saw my chance and decided to take it.
Şansımı gördüm ve onu kullanmaya karar verdim.
Decided to take this on as a political issue.
Bu olayları politik bir mesele olarak ele almaya karar verdi.
I saw my chance and decided to take it.
Şansımı gördüm ve onu almaya karar verdim.
Eventually, Jungho decided to take the fall in return for compensation.
Sonunda Jungho, tazminat karşılığında hapse girmeyi kabul etmeye karar verdi.
Perhaps looking down from a 100 million feet up in the sky, decided to take matters into his own hands. our lord.
Milyon feet yukarıdaki Tanrımız Ve ipleri artık eline almaya karar verdi. Belki de 100 aşağı baktı.
The police decided to take everyone present to the police station, after separating those cross-dressing in a room in the back of the bar.
Polis, o anda barda bulunan herkesi polis merkezine götürmeye karar verdi ve barın arkasındaki bir odada travestileri ayırdı.
This was a terrible accident, where, for whatever reason, someone decided to take the blame.
Sebebi ne olursa olsun birinin suçu üzerine almaya karar verdiği korkunç bir kazaydı.
Results: 107, Time: 0.0478

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish