FROM PLACE TO PLACE in Turkish translation

• bir yerden bir yere
• yer
• ettirilebilir
• mekandan mekana
• yer yer
• oradan buraya

Examples of using From place to place in English and their translations into Turkish

And it's no coincidence that many of them cut right through the paths animals use to get from place to place.
Ve bu yolların bir çoğunun hayvanların bir yerden bir yere giderken kullandığı yollara denk gelmesi rastlantı değildir.

Schapiro's studio expanded and eventually became portable, following her as she traveled from place to place.
Schapironun stüdyosu genişledi ve sonun da bir yerden bir yere seyahat ederken taşınılabilir hale geldi.

And she was army so we were constantly moving never really had much of a concept of what home meant. from place to place and.
Olduğuna ilişkin bir kavramımız olmadı. taşınıp durduk ve hiçbir zaman gerçek bir evin ne demek Askerdi, sürekli bir yerden bir yere.

Never really had much of a concept of what home meant. from place to place and and she was army so we were constantly moving.
Olduğuna ilişkin bir kavramımız olmadı. taşınıp durduk ve hiçbir zaman gerçek bir evin ne demek Askerdi, sürekli bir yerden bir yere.

From place to place and and she was army so we were constantly moving never really had much of a concept of what home meant.
Olduğuna ilişkin bir kavramımız olmadı. taşınıp durduk ve hiçbir zaman gerçek bir evin ne demek Askerdi, sürekli bir yerden bir yere.

Because his family traveled from place to place, Cesar Chavez attended more than thirty schools as a child.
Ailesi bir yerden bir yere seyahat ettiği için, Cezar Chavez bir çocukken otuzdan daha fazla okula gitti.

Magnetic declination varies both from place to place and with the passage of time.
Manyetik sapma, hem yerden yere göre değişir, hem de geçen zamanla birlikte değişir.

Straight. I just go from place to place and… do what I do best.
Sadece bir yerlere gidip geliyorum Lafı dolandırma. ve en iyi yaptığım şeyi yapıyorum.

Because it's infinity. And we would love each other over and over, from place to place, because.
Her yerde sevebiliriz. Ve bu şekilde birbirimizi her defasında ve.

army rushing from place to place.
ordu aceleyle bir yerlere gidiyorlar.

It's a small world, kid, but how they gauge the size of waves, well, that differs from place to place, so, hard to say.
Küçük bir dünyada yaşıyoruz, ufaklık fakat dalgaların boyunu ölçme biçimi, yerden yere farklılık gösterir, o yüzden söylemesi zor.

They kept her alive, moving her from place to place, often hours ahead of the men who would been sent to kill her.
Kızı hayatta tuttular ve onu öldürmek için gönderilen adamlardan kısa süre önce onu bir oraya, bir buraya taşıdılar.

When you have a population that is being occupied, when their fundamental human rights are being systematically denied, or from place to place, without huge amount of harassment.
Temel insan hakları sistematik olarak reddedildiğinden, bir şehirden başka şehre ya da bir yerden bir yere taşınmalarına izin verilmediğinden,

She went from place to place, and dug and weeded,
O yerden başka bir yere gitti, kazdık

Warp from place to place.
Bir yerden başka bir yere zıplamak.

They move from place to place.
Onlar bir yerden bir yere taşınıyorlar.

He moved from place to place.
O, bir yerden bir yere taşındı.

Everybody rushing from place to place.
Herkes bir yerden bir yere koşuşturuyor.

Everybody rushing from place to place.
Herkes bir yerden bir yere koşturuyor.

How you followed me from place to place.
Beni bir yerden bir yere nasıl takip ettiğini.