IT TO MAKE in Turkish translation

• yapmak için
• yapıyorlar
• oluşması
• edinmek için
• üretmek için

Examples of using It to make in English and their translations into Turkish

So whose idea was it to make you a Countess?
Peki seni bir Kontes yapmak kimin fikriydi?

We need it to make a radio station.
Bir radyo istasyonu kurmamız lâzım.

He even cut up their flesh… and used it to make hamburger meat.
Etleri kıyma haline getirip hamburger yapmakta kullandı.

Yeah, my mom wants it to make curtains.
Evet, annem perde dikmek için istiyor.

I tried to photoshop it to make it look like they were happy.
Photoshopla mutlu görünüyorlarmış gibi yapmaya uğraştım.

And we use it to make hamburgers and all that.
Ve biz onun hepsini hamburger yapmada kullanırız.

I used it to make a protection spell for you, for your birthday.
Michael ve Amyyle birlikte… doğum gününde sana koruma büyüsü yapmak için kullandım.

We just need it to make an identification.
sadece teşhis etmeniz gerekir.

carefully twist it to make a flower.
dikkatlice kıvırarak çiçeğinizi yapın.

Do you need it to make a call?
Buna ihtiyacın var mı bir arama yapmak?

And my car? Do you need it to make a call?
Ya arabam? Buna ihtiyacın var mı bir arama yapmak?

She's warped it to make herself feel good.
Kedisini iyi hissetmek için bunları uydurmuş.

So we can use it to make you a temporary passport.
Onu kullanarak sana geçici bir pasaport çıkartırız.

They must tell it to make their only brother spineless.
Tek erkek kardeşleri için bunu yapmalılar.

Yeah, only someone has altered it to make the phosphorus highly explosive.
Evet ama biri… fosforu oldukça patlayıcı yapmak için bunu değiştirmiş.

You blow on it to make patterns.
üfleyerek desenler yaptık.

and dried it to make opium.
kurutup afyon yapıyordu.

Breaking" the printer just in time for it to make those things.
Yazıcıyı tam zamanında'' kırması o şeyleri üretmek içindi.

Your added investment forced it to make suboptimal trades. The aLgo.
Ek yatırımın, algoritmayı… optimal olmayan alım satımlar yapmaya zorladı.

The algo… your added investment forced it to make suboptimal trades.
Ek yatırımın, algoritmayı… optimal olmayan alım satımlar yapmaya zorladı.