MAKING DECISIONS in Turkish translation

• karar verme
• kararlar
• kararlar almak
• kararları
• karar vermenin
• karar vermek
• karar
• karar vermemelisin
• kararlar vermek

Examples of using Making decisions in English and their translations into Turkish

You are a woman comfortable with making decisions.
Karar vermeye çalışan rahat bir kadınsın.

Making decisions that affect your friends' safety?
Dostlarının güvenliğini etkileyecek konularda kararlar vermek.

At the wedding. Gretch, without your maid of honor. you shouldn't be making decisions.
Düğünde. Baş nedimen olmadan karar vermemelisin. Gretch.

And making decisions.
Konusu öncelikler… ve karar vermek.

A statistical hypothesis test is a method of making decisions using data.
Istatistiksel hipotez snimasi bir veriler kullanarak karar vermekyontemidir.

Without your maid of honor. you shouldn't be making decisions At the wedding. Gretch.
Düğünde. Baş nedimen olmadan karar vermemelisin. Gretch.

That means making decisions that others won't like.
Bu da başkalarının hoşlanmayacağı kararlar vermek demek.

You shouldn't be making decisions At the wedding. Gretch, without your maid of honor.
Düğünde. Baş nedimen olmadan karar vermemelisin. Gretch.

Managing the child's affairs and making decisions concerning him or her.
Çocukla ilgili konuları halletme ve karar verme anlamına gelir.

We just started answering questions and making decisions because someone, anyone, had to.
Biz sadece soruları cevaplamaya ve kararlar almaya başladık çünkü birinin bunu yapması gerekiyordu.

Or I will tell the press the Government is incapable of making decisions.
Yoksa basına hükümetin karar vermekten aciz olduğunu söylerim.

Since when did you start making decisions?
Sen ne zaman kararlar vermeye başladın?

He liked making decisions.
Karar vermeyi severdi.

Keep making decisions like that.
Böyle karar almaya devam et.

Stop making decisions for me.
Benim için kararlar almayı bırak.

Maman, Marthe… Stop making decisions for me.
Benim için kararlar almayı bırak.- Anne.

Then stop making decisions without me.
Bensiz karar vermeyi kes o zaman.

You have to start making decisions.
Karar vermeye başlamanız gerek.

I remember Somalia, constantly making decisions.
Somalide hep karar aldığımı hatırlıyorum.

I hate making decisions.
Karar vermekten nefret ediyorum.