SHUFFLING in Turkish translation

['ʃʌfliŋ]
['ʃʌfliŋ]
karıştırma
to mix it up
to interfere
to pry
to get involved
meddling
to be involved
mingling
up
to mess with
yalvbarırken
shuffling
karışık
complex
messy
mess
intricate
chaotic
assorted
medley
tricky
mixed-up
confusion
ayak
foot
leg
shoe
boot
toes
ankles
footsteps
footprints
legwork
tread
karışmış
to mix it up
to interfere
to pry
to get involved
meddling
to be involved
mingling
up
to mess with
karıştırmayı
to mix it up
to interfere
to pry
to get involved
meddling
to be involved
mingling
up
to mess with

Examples of using Shuffling in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Find yourself shuffling between shit hotels… Five years from now, you will wake up… begging for the opening slot on pancake night… in Reno.
Bundan beş yıl sonra uyanacaksın ve kendini boktan otellerin arasında mekik dokuyup… Renodaki krep gecesinde şarkı söylemene izin vermeleri için yalvbarırken bulacaksın.
opening slot on pancake night… in Reno. Five years from now, you will wake up… find yourself shuffling between shit hotels.
kendini boktan otellerin arasında mekik dokuyup… Renodaki krep gecesinde şarkı söylemene izin vermeleri için yalvbarırken bulacaksın.
Put an active lady in an office like this, and she will volunteer to do anything. shuffling papers for six months.
Ay boyunca kâğıt karıştırırsa… her şeyi yapmaya gönüllü olacaktır. Haklısın, böyle bir ofiste aktif bir bayan.
should I just go back to my office and start shuffling some papers?
kısmı bana kalacak mı, yoksa ofisime gidip evrakları karıştırmaya mı başlayayım?
Shuffling into the room like an aging prizefighter, limping, beaten. It was a shock to see him.
Görmek şok ediciydi. Onu odada ayaklarını bir ödül avcısı gibi sürürken.
low rumbling of heavy sea-boots among the benches, and a still slighter shuffling of women's shoes, and all was quiet again, and every eye on the preacher.
kadın ayakkabıları karıştırma hala Daha hafif ve hepsi buydu arasında yine sessiz ve her göz vaiz.
I heard some shuffling and some moving around, and then I heard something, and I kind of picked up my head and Steven Teran was
Bazı ayak sesleri ve birilerinin gezindiğini duydum sonra bir ses duydum sonra,
You know, you sit in your office pretending to be on the telephone, shuffling papers all day, and every hour or so you get up and walk around Lucy's desk like a four-balled tomcat.
Ofisinde oturup telefona bakar gibi yapıyorsun tüm gün kağıtları karıştırıyorsun ve her saat başı yerinden kalkıp Lucynin masasın etrafında erkek kedi gibi dört dönüyorsun.
or a little shuffling, you may choose a sword unblunted,
ya da biraz kurnazlıkla, ucu düğmesiz bir kılıç seçiverirsin,
Nobody ever beat that shuffle.
O karıştırmayı hiç kimse yenemezdi.
Didn't want me doing the"Vegetable Shuffle.
Karışık sebzeli yapmamı istemedi.
Nobody ever beat that shuffle. this one here.
Buradaki. O karıştırmayı hiç kimse yenemezdi.
Lovers step shuffle and gamble.
Aşıkların adımı karışık ve risklidir.
Shuffle tracking means I keep track of the cards, even if another person shuffles..
Karıştırmayı izleme, başka biri karıştırsa bile benim kartları izlemem anlamına geliyor.
I work with kind of estimation, shuffle tracking-- ah, good.
Çalışma yöntemim bir çeşit hesaplama. Karıştırmayı izleme-- oh, güzel.
Shuffle heel toe.
Sürt, topuk, parmak.
Shuffle the cards, and cut them with your left hand.
Kartları karıştır, ve sol elinle kes.
What's a Kansas City Shuffle?
Kansas City aldatmacası ne?
So that's a Kansas City Shuffle?
Kansas City Aldatmacası bu mu?
Someone shuffled the shells around, and we looked under the wrong one.
Birisi kabukları değiştirdi, ve biz yanlış kabuğun altına baktık.
Results: 40, Time: 0.0675

Top dictionary queries

English - Turkish