Examples of using The reflection in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
I could see the reflection of the next. Every time I looked into one woman's eyes.
I looked down and thought I could see the reflection.
Yere bakarken üzerindeki yansımayı fark ettim.And I look up and see in the window the reflection of my face.
İşte orada pencere camından yüzümün yansımasını gördüm.The reflection back shows us what other people see.
Yansımamız, bize diğer insanların bizi nasıl gördüğünü gösterir.The reflection on the water burned my eyes until everything was white.
Sudan yansıyan ışık gözlerimi yaktı, sonra her şey beyaza döndü.But, unlike the reflection in the mirror, they both exist.
Ama aynadaki yansımalardan farklı olarak, ikisi de gerçekten varlar.They see the reflection of themselves… and their desire to be uplifted.
Kendi yansımalarını ve kendi yücelme isteklerini görüyorlar.Watch the reflection in the door glass.
Kapının camındaki yansımaya iyi bak.The reflection thing that you don't have.
Yansımana bakıyorum. Yok ya.And the Moon and the reflection on the Moon will have a secure place in your heart.
Ve Ayın ve Ayın yansımasının kalbinizde sıkı bir yeri olurdu.And did I mention the reflection in the aquarium?
Akvaryumdaki yansımadan bahsetmiş miydim?I did not notice I that the reflection is not responding.
Yansımanın yanıt vermeyeceğini fark etmemiştim.Motion detectors bounce sound off objects and analyze the reflection.
Hareket algılayıcılar sessiz nesnelerin yansımalarını algılar ve hareket yönlerini belirler.Check out the reflection in the mirror.
Aynadaki yansımaya bak.Get ready for the reflection!
Is this causing the reflection?
Yansımanın nedeni bu mu?Common examples include the reflection of light, sound and water waves.
Yansımanın genel örnekleri ışık, ses ve su dalgalarıdır.There's no gap between the reflection.
There's no gap between the reflection.
Yansımanla aranda hiçbir boşluk yok.
