TO KEEP AN EYE ON HIM in Turkish translation

[tə kiːp æn ai ɒn him]
[tə kiːp æn ai ɒn him]
gözümü onun üzerinde tutmak
onu gözden
that eye

Examples of using To keep an eye on him in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I just needed to keep an eye on him and know his whereabouts.
Sadece onu gözetlemem ve yerini bilmem gerekiyordu.
We need to keep an eye on him.
Ona göz kulak olmamız lazım.
Why? To keep an eye on him.
Niye?- Ona göz kulak olmak için.
No way. Somebody's got to keep an eye on him.
Olmaz, birinin ona göz kulak olması gerek.
I tipped the valet to keep an eye on him.
Ona göz kulak olsun diye valeye para verdim.
It pays me to keep an eye on him.
Ona göz kulak olmak bana para kazandırıyor.
It pays me to keep an eye on him.
Ona göz kulak olmam için bana ödeme yapıyor.
Didn't I say to keep an eye on him?
Ona göz kulak ol dememiş miydim?
so we need to keep an eye on him.
bu yüzden ona göz kulak olmamız gerekiyor.
Because I don't trust him and I need you to keep an eye on him.
Çünkü sana güvenmiyorum bu yüzden sana göz kulak olmasını istiyorum.
I will ask Amsterdam to keep an eye on him.
Ben Amsterdama gidip ona gözkulak olacağım.
It pays me to keep an eye on him.
Bana para kazandırıyor. Ona göz kulakolmak.
Somebody's got to keep an eye on him.
Kulak olması lazım. Birinin ona göz.
Of course they will. That's why we have got to keep an eye on him.
Ederler tabi, bu yüzden gözümüzün onun üstünde olması lazım.
We brought him over from Junior to keep an eye on him. So that's what we will keep doing?
Ona göz kulak olabilmek için Juniorun ekibinden buraya getirdik.- Ne yapsak?
It's not really fine, it is what it is, it's my job to keep an eye on him. and there being no parents nowand us being over here.
Ona göz kulak olmak görevim. Durum bu ve… anne babası yanında olmadığı ve biz burada olduğumuz için.
His mom was worried about him, like the rest of us, and she asked me to keep an eye on him.
Bizim gibi annesi de onun hakkında endişelenmişti ve ona göz kulak olmamı istedi.
us being over here, it's my job to keep an eye on him.
biz burada olduğumuz için, ona göz kulak olmak görevim.
Mr. Oh. Why don't you find some students to keep an eye on him for you?
Neden ona göz kulak olacak öğrenciler bulmuyorsun? Bay Oh?
he told me to keep an eye on him. And wait for you.
bana gözümü onda tutmamı ve seni beklememi söyledi.
Results: 80, Time: 0.0721

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish